Birleşik Krallık Ticaret Gölge Bakanı Barry Gardiner, The Times için kaleme aldığı yazısında yenilenebilir enerjinin dış politikaya etkisini ele aldı.
“Fosil yakıtlar devletlerarası güç ilişkilerini etkiliyor”
Bu zamana kadar kömürden ham petrole pek çok fosil yakıtın ülkelerin jeopolitik önemini belirlediğini ve küresel gücün enerji arzına bağlı olduğunu dile getiren Gardiner,
“Son 50 yıllık dönemde, 1973 OPEC petrol ambargosunu, Orta Doğu’da birbirini takip eden savaşları veya Ukrayna’nın doğal gaz konusunda Rusya ile yaşadığı sorunları hatırlayan hiç kimse fosil yakıtların devletlerarası ticaret ve güç ilişkilerine egemen olduğundan şüphe edemez.” ifadelerini kullanıyor.
Yenilenebilir enerji yeni güç ilişkilerini ortaya çıkaracak
Gardiner’a göre, fosil yakıttan yenilenebilir teknolojilere geçilmesi ile enerjide yaşanan dönüşüm yeni güç ilişkilerini ortaya çıkaracak.
Yaşanan bu değişimde, yenilenebilir enerji maliyetlerindeki hızlı düşüşün yanı sıra sağlık ve iklim ile ilgili yaşanan problemlerin payı büyük. Ancak bunlar tek başına küresel dengeleri değiştiren etkenler değil.
Küresel dengeler değişecek!
Yenilenebilir enerji kaynaklarının, fosil yakıtlardan farklı olarak, birçok ülkede mevcut olması ve yerli üretim yapılabilmesinin küresel dengeleri değiştirdiğini vurgulayan Gardiner’e göre, “Yerel olarak hızlı ve kolay bir şekilde üretilebilen yenilenebilir enerjinin en büyük avantajlarından biri tükenmeyen kaynaklar olması ve yeniden şarj edilebilmeleri.”
“Yerli üretim siyasi açıdan güçlenmeyi sağlıyor”
Rüzgâr ve güneş enerjisi üretiminin iki katına çıkması durumunda maliyetin yaklaşık yüzde 20 azaldığını ifade eden Gardiner, “Bir ülkenin enerji kaynaklarının kontrol edilebilmesi, o ülkenin yerli üretim yapmasını ve siyasi açıdan güçlenmesini sağlıyor.” diyor.
Kömür, petrol ve doğal gazın coğrafi yoğunluğunun sanayi devriminden bu yana politikayı şekillendirdiğini dile getiren Gardiner’e göre, “Bu geleneksel kalıplar yenilenebilir enerjinin dağınık doğasıyla değişecek.”
Tarih boyunca enerji zengini olan devletler enerji dönüşümünde de önemli avantajlara sahip. Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler petrol rezervlerini yenilenebilir enerji alt yapısını geliştirmek için kullanıyor.
Bunun yanı sıra yenilenebilir enerji, sadece dört yıl içinde tüm üretim kapasitesinin yüzde 50’sini yenilenebilir enerjiden elde etmeyi planlayan Hindistan’ın da ekonomik gelişimine katkı sağlıyor.
İstihdam olanakları artıyor
Sahra Altı Afrika’da ise fosil yakıtların ithalatının azalması hem ithalat maliyetlerini düşürüyor hem de yerli güneş, rüzgâr ve hidroelektrik üretimi sayesinde yeni iş ve istihdam olanakları ortaya çıkarıyor.
Gardiner, “Bunun demokratikleşmeye etkisi göz ardı edilmemelidir. Yerel topluluklar elektrik konusunda kendi kendine yeterli hale geldikçe ülkeler her toplumu ve kırsal köyü birbirine bağlaması yıllar alacak olan merkezi fosil yakıt şebekesinden vazgeçebilir.” ifadelerini kullanıyor.
“Rusya Çin ile rekabet etmekte zorlanabilir”
Dünya fosil yakıta daha az bağımlı hale geldikçe, gelirinin yüzde 40’ını gaz ve petrolden sağlayan Rusya, yenilenebilir kaynaklara yapılan toplam küresel yatırımın yüzde 40’ını oluşturan Çin ile rekabet etmekte zorlanabilir.
Gardiner, “Son rakamlar Rusya’nın yenilenebilir enerji alanında 15 binden daha az patente sahip olduğunu gösteriyor. Birleşik Devletler 100 bin, Çin ise 165 bin patente sahip.” bilgisini veriyor.
İran, Irak ve Nijerya gibi petrol ve doğal gaz ihraç eden ülkelerin enerji dönüşümüne yeterince hazırlıklı olmadıkları için ekonomik açıdan bazı sıkıntılar yaşadığına dikkat çeken Gardiner,
“Çünkü tarihi zenginliklerini ekonomilerini çeşitlendirmek veya diğer sosyo-ekonomik kalkınma biçimlerine yatırım yapmak için kullanmadılar. Fosil yakıtın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 10’unu temsil ettiği İran ve Nijerya gibi ülkeler için böyle bir gelir kaybı beraberinde siyasi istikrarsızlığı da getirebilir. Devlet gelirleri düştüğü için vatandaşların beklediği sübvansiyonlar ve hizmetler artık uygun olmayabilir.” diyor.
“Taş Devri taş eksikliği nedeni ile bitmedi”
Mark Carney ve Michael Bloomberg’in iklim değişikliğinin finansal riskleri ve enerji dönüşümü konusunda uzun zamandır yaptıkları çalışmalara da değinen Gardiner,
“Carney ve Bloomberg, dünyayı fosil yakıtlarda yaşanacak değişimlerin küresel finansal sistemdeki etkilerine karşı uyardı. Taş Devri taş eksikliği nedeniyle bitmediği gibi fosil yakıtlar da petrol, gaz veya kömür eksikliği nedeni ile bitmeyecek. Muhtemelen mahsur kalmış varlıklarla sona erecektir.” diyor.
Gardiner’e göre, “Modern dünyanın haritası, ticaret yolları, ulus devletlerin gücü ve savaşlar fosil yakıt enerjisinin sömürüsü ile şekillendirildi. Yeni yenilenebilir teknolojiler ile her ülke sahip olduğu jeotermal, hidro, güneş, gelgit, dalga ve rüzgâr enerjisi gücünü dağıtabilir ve yeni ittifaklar oluşturabilir. Bu enerji dönüşümünü yönetmek 21. yüzyılda uluslararası ilişkilerin temel konusudur.”