İngiltere Enerji ve Temiz Büyüme Bakanı 2050 yılına kadar sıfır karbon olmayı taahhüt eden belgeleri imzaladı. İngiltere’nin bu hedeflere ulaşmak için üstesinden gelmesi gereken en büyük zorluğun ise binaların ısıtılması olduğu söyleniyor.
Sera emisyonlarının neredeyse üçte birinin merkezi ısıtmadan kaynaklandığı İngiltere’de, bazı uzmanlar emisyonların azaltılması için ısıtmada doğal gazın yerine hidrojenin kullanılmasını öneriyor.
The Gurdian’ın haberine göre, İngiltere’de ısıtma kaynaklı sera emisyonları havacılık endüstrisi tarafından üretilen CO2 miktarının 10 katından fazla.
Şu anda evlerin yaklaşık yüzde 85’i doğal gaz yakıtlı merkezi ısıtma kullanıyor. Son raporlara göre, bu sistemi değiştirmek için en basit ve etkili yol; doğal gazın yerini hidrojene bırakması.
Doğada bol miktarda bulunan hidrojenin temiz ve verimli bir enerji kaynağı olarak kullanılabileceğini dile getiren Hidrojene Geçiş Enstitüsü Uzmanlarından Robert Sansom, “Hidrojene geçilmesi tüketiciler açısından bir fark yaratmayacaktır. Tüketiciler, evlerini doğal gaza benzer şekilde ısıtmak için bir kazan kullanmaya devam edecekler.” açıklamasında bulundu.
Ancak doğal gazdan hidrojene geçişin teknolojik ve uygulama açısından zorlukları bulunuyor ve bu zamana kadar dünyanın hiçbir yerinde saf hidrojenin binalarda kullanılması ile ilgili bir uygulama yapılmadı.
İngiltere’de ısıtmada hidrojen kullanılması ile ilgili çalışmalar 2016 yılında H21 isimli bir raporla başladı. Northern Gas Networks tarafından yürütülen çalışmada, doğal gaz yerine hidrojen kullanımına geçilmesinin teknik ve ekonomik açıdan uygunluğu değerlendirildi.
Üretim tesislerinden evlere kadar pek çok ayrıntının incelendiği raporda, 1960-1970’lerde doğal gaza geçişe paralel bir plan izlendi.
Bazı üreticiler de belirlenen bu plan kapsamında hidrojene geçilebilmesi için yeni aletler geliştirmeye başladı. Worcester Bosch Firması Şubat ayında hidrojen kazanının prototipini tanıttı.
Uzmanlara göre, hidrojene geçilmesi sırasında kolaylık sağlayacak bir diğer durum ise son 20 yıldır metal boruların sistematik olarak sarı polietilen borularla değiştirilmesi. İngiltere’de 2030 yılına kadar boruların yaklaşık yüzde 90’ı değişmiş olacak.
Bu durum hidrojene geçilmesi açısından iyi bir haber. Hidrojen metal borularla reaksiyona giriyor, ancak polietilen borularda böyle bir risk bulunmuyor.
Fakat hidrojene olan bu ilgiye ikna olmayanlar da var. Exeter Üniversitesi Enerji Politikaları Grubu’ndan Richard Lowes’a göre, iklim krizi ile mücadele taahhütlerinin yerine getirilmesi için ısıtmanın elektrikli hale getirilmesi, yani ısı pompalarının kullanılması gerekiyor.
Lowes, “Bu sonuç Birleşik Krallık’ta tamamen karbondan arındırılmış bir ısıtmanın nasıl olacağına dair yıllardır süren teknik ve ekonomik modelleme çalışmaları sonucu ortaya çıktı.” diyor.
Ancak ısı pompaları mevcut kazanlardan daha düşük bir sıcaklıkta çalıştığı için, birçok evin daha iyi yalıtılması veya daha fazla ısıtma gücü sağlayabilen, daha büyük radyatörlere sahip olunması gerekiyor.
Isıtma için önerilen üçüncü bir yaklaşım ise, suyun endüstriden gelen atık ısı veya güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklarla merkezi bir tesiste ısıtılarak, yoğun bir şekilde izole edilmiş yeraltı boru ağı aracılığıyla aynı anda birçok eve dağıtılması.
Bu yöntem ile karbon ayak izinin ciddi oranda azaltılması mümkün, ancak bu uygulamayı ulusal ölçekte yaymak için kapsamlı bir çalışma gerekiyor.