Balkan ülkelerindeki enerji dönüşümü ilerlemeye devam ediyor. Bosna Hersek merkezli kamu elektrik şirketi olan Elektroprivreda Hrvatske Zajednice Herceg Bosne (EPHZHB), bölgedeki enerji tesislerine bir hidroelektrik bir de rüzgâr olmak üzere iki yeni tesis ekleyecek.
EPHZHB Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Enerji Verimliliği Geliştirme Başkanı Miroslav Nikolić, Balkan Green Energy News’e yaptığı açıklamada, enerji alanındaki son gelişmeleri ve küresel uygulamaları takip ederek enerji dönüşümünü sağlamanın mümkün olduğunu ifade etti.
EPHZHB’in, Arnavutluk’un dışında bölgede yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim yapan tek şirket olduğu bilgisini veren Nikolić,
“Yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımı bizim için enerji dönüşümünü kesinlikle kolaylaştırıyor. Çünkü emisyon sorunlarımız yok ve üretimimiz esnek. Enerji dönüşümü ve özellikle de karbondan arındırma bir takım problemler yaratır. Bununla birlikte, dağıtılmış üretim ve aralıklı enerji kaynaklarının dengelenmesi gibi ele almamız gereken başka zorluklar da vardır.” ifadelerini kullandı.
“En büyük zorluk şebeke entegrasyonu”
Bu alandaki en büyük zorluğun aralıklı enerji kaynaklarının şebekeye entegrasyonu olduğunu dile getiren Nikolić’e göre, bir diğer sorun ise bu konuda düzenleyici bir çerçevenin olmaması.
Şu anda rüzgâr santralinde üretimi dengede tuttukları bilgisini veren Nikolić, “Bu durum artan maliyetlerden kaçınmamızı sağlıyor, ancak bunu üretim pahasına yapıyoruz. Yenilenebilir enerji kaynakları üretiminin artması sorunu daha da karmaşık hale getiriyor. Her yeni santral daha büyük zorluklar yaratıyor.” dedi.
“Ağ iyileştirmelerine yatırım yapılmalı”
Elektriğin şebekeye dengeli dağıtılamaması ile ilgili teknik sorunlara dikkat çeken Nikolić, yeni büyük rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinde yaşanan teknik sorunların çözümünün ağ iyileştirmelerine yatırım yapmak olduğunu söyledi.
EPHZHB’nin dağıtım ağında yaptığı iyileştirmelerle ağdaki kayıpları yüzde 10’un altına düşürdüğünü dile getiren Nikolić, “İletim ağını doğrudan etkileyemeyiz, ancak bunu proaktif adımlar, planların sunumu, sorunların vurgulanması ve Elektfikjenos BH ile işbirliği yoluyla yapmaya çalışıyoruz. Bana öyle geliyor ki bu teknik sorunlar düzenleyici sorunlardan daha çabuk çözülecek.” dedi.
Şu anda yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarını kullandıklarını ve bu şekilde de devam edeceklerini ifade eden Nikolić,
“Buradaki izin prosedürleri çok uzun zaman alabiliyor. Geçen yıl faaliyete geçen Mesihovina rüzgâr çiftliğinde olduğu gibi bu projenin uygulamasında da gecikmeler yaşanabilir. Finansmanı daha önce temin etmiş ve tasarımı tamamlamış olsak da yalnızca evrak işlerinde yedi yıl kaybettik. Esas olarak hidroelektrik santralleri ve rüzgâr santralleri inşa etmeyi planlıyoruz. Aynı zamanda güneş enerjisi tesisleri kurmaya da başlıyoruz.” açıklamasında bulundu.
Nikolić, “Uygulamaya en yakın olan projelerimiz 66 MW’lık tahmini kapasiteye sahip pompaj depolamalı hidroelektrik santrali Vrilo ve rüzgar santrali Poklečani’dir. Vrilo için finansman sağladık ve şu anda gerekli onayları ve izinleri alma sürecindeyiz.
Poklečani rüzgâr santrali için 2 MW kapasiteye sahip 36 rüzgâr türbininin kurulumuna dayanan bir ön tasarım ve çevresel etki çalışmasını tamamladık. Ancak bu arada teknolojideki ilerlemeleri göz önünde bulundurarak tasarımı da revize ediyoruz. Bu noktada münferit türbinler için 2,3 MW ila 4,2 MW’lık kapasite düşünüyoruz. Pompaj depolamalı hidroelektrik santrali Vrilo’nun 2023 yılında ve rüzgâr çiftliği Poklečani’nin ise 2025 yılında faaliyete geçmesi planlanmaktadır.” açıklamasında bulundu.
Koronavirüs pandemisinin enerji dönüşümüne etkisini de değerlendiren Nikolić,
“Durgunluk, muhtemelen enerji talebinin azalmasına ve sonuç olarak daha düşük fiyatların enerji projelerine yapılan yatırımların karlılığını azaltmasına yol açacaktır. Bu da enerji dönüşümünü ve karbondan arınmayı etkileyecektir. Kısa süreli durgunluğun geçiş üzerinde önemli bir etkisi olmaz. Hatta uyarıcı bir etkisi olabilir.” dedi.
Rüzgâr ve güneş gibi temel yenilenebilir enerji teknolojilerinin maliyetlerinin azaldığına dikkat çeken Nikolić, “Bu olumlu gelişmeler ekonomik eğilimleri yönlendirme ve istihdam yaratma konusunda önemli bir potansiyele sahip ve bu da enerji dönüşümü için ek fırsatlar yaratıyor.” ifadelerini kullandı.