Uluslararası Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) tarafından yayımlanan “Denizden Gelen Elektrik – Yüzen Güneş Santralleri ve Hidroelektrik Güneydoğu Asya’nın Enerji Sorununa Çözüm Sunuyor mu?” başlıklı yeni rapor, Asya’nın yüzen güneş enerjisi santrallerinde (Floating Photovoltaic, FPV) Avrupa’yı geçtiğini gösteriyor.
Rapora göre, Asya-Pasifik Bölgesi’nde yüzen güneş santrallerinin sayısı 2019’dan bu yana yüzde 900 arttı.
Güneydoğu Asya ülkelerinde, 2019 yılı öncesinde 1 MW’ın altında olan yüzen güneş enerjisi santralleri kurulu gücü 51 MW’a yükseldi. Bunun yanı sıra 858 MW’lık projenin daha hayata geçmesi planlanıyor.
Enerji finansmanı analistleri Sara Jane Ahmed ve Elrika Hamdi tarafından kaleme alınan raporda, Filipinler ve Malezya’daki elektrik talebinin COVID-19 sebebiyle uygulanan sınırlandırmalar sırasında yüzde 16 düştüğü, bu durumun şebekede oluşan elektrik fazlası nedeniyle altyapıda sorunlara yol açtığı belirtiliyor.
Rapor, pandemi kapsamında yapılan kısıtlamaların daha esnek yaşandığı Vietnam ve Singapur’da talep düşüşünün daha az olduğunu gösteriyor.
“Esnek uygulamalara ihtiyaç duyuluyor”
Ahmed, “COVID-19 salgınından öğrendiğimiz bir ders, devletin sahip olduğu enerji şirketlerinin, 7/24 kömür kullanan, ani değişiklikler ya da kesintilere hızlı şekilde tepki veremeyen ve eski teknolojilere dayanan elektrik üretim santralleri yerine esnek uygulamalara ihtiyaç duyduğu oldu.” açıklamasında bulundu.
Güneydoğu Asya’da yüzen güneş santralleri sayısı arttı
Araştırmaya göre, Güneydoğu Asya’daki birçok ülkede, kömür santrallerinin maliyetleriyle rekabet eden fiyatlarla, temiz kaynaklardan elektrik üretmek için nehirlerin, barajların, göllerin, rezervuarların, hatta denizlerin üzerine yüzen güneş santralleri inşa edildi.
“Yüzen güneş enerjisi santralleri sistemi dengeliyor”
Güneş enerjisi santrallerinin, hidroelektrik santrallerin yakınına kurulduklarında daha etkin olduğunu ve mevcut şebeke bağlantısının birlikte ele alınabildiğini belirten Hamdi, “Yüzen güneş enerjisi santralleri aynı zamanda, karmaşık elektrik sistemlerinde tüketici talebinin en yüksek ve düşük seyrettiği zamanlarda sistemi dengeleme özelliği taşıyor.” dedi.
Hamdi’ye göre, “Mevcut baraj ve rezervuarlar üzerinde inşa edilecek entegre yüzen güneş ve hidroelektrik santraller, Java-Bali ağı gibi hali hazırda talepten fazla üretim kapasitesi olan şebeke sistemlerinde, baz yük ile çalışan kömürlü termik santral kapasitesini artırmaktan daha ekonomik hale geldi.”
Yüzen güneş enerjisi sistemlerinin, saatte 170 kilometreye ulaşan tayfunlara, güçlü dalgalara ve rüzgârlara karşı dayanıklılığını kanıtladığına dikkat çeken Hamdi, denizlere kurulan FPV’lerin üreticiler tarafından test edilme aşamasına geldiğini söyledi.
Santrallerin inşası çok kısa sürede tamamlanabiliyor
Analistlere göre, su üzerindeki güneş santrallerinin inşası, fosil yakıtlarla çalışan elektrik üretim santrallerinden çok daha hızlı gerçekleştirilebiliyor. Bu santraller birkaç ay içerisinde üretime geçebiliyor ancak, kömür, doğalgaz ve hidroelektrik santrallerin inşası yaklaşık üç yıl sürüyor. Nükleer santrallerin inşası ise çok daha uzun sürüyor.
Yüzen güneş santralleri gelişimi nasıl oldu?
İlk FPV sistemi 2007 yılında Japonya’nın Aichi kentinde inşa edildi. Günümüzde FPV sektörünün temel oyuncusu ise Çin olarak gösteriliyor.
2018 sonu itibariyle, Japonya ve Çin, 1,3 GW’lık FPV kurulu gücüne sahipti. Vietnam, 47 MW’lık FPV sistemi kurdu.
Son olarak Hindistan’daki en büyük elektrik üretim şirketi National Thermal Power Corporation (NTPC) dört yerde toplam 200 MW’lık kurulu güce sahip FPV geliştirdiğini açıkladı. Bu açıklama NTPC’yi dünyanın en büyük FPV üreticileri arasına soktu.
2019 yılına kadar Güneydoğu Asya ülkelerinde FPV’lerin toplam kurulu gücü çoğunlukla 1 MW’ın altındaydı. Son zamanlarda büyük ölçekli yüzen güneş enerjisi santrali planlarını kamuoyuyla paylaşan beş ülke bu durumu önemli ölçüde değiştirdi.
Güneydoğu Asya’da son durum
Singapur
Şubat 2019’da, Singapurlu Cleantech Solar, Kamboçyalı çimento üreticisi Chip Mong Insee Cement Corporation’a (CMIC) enerji sağlamak amacıyla, su rezervuarı üzerine 2,8 MW’lık FPV kurulumu ve çatı üstü sistemleri içeren toplamda 9,8 MW’lık güneş enerjisi kurulumunu tamamlandığını duyurdu.
Singapur’un su işlerinden sorumlu olan Kamu Şirketleri Kurulu (Public Utilities Board, PUB), Temmuz 2019’da Tengeh Rezervuarı’nda 50 MW’lık FPV satın aldı.
UB, 2021 yılında işletmeye alınması beklenen santralin yanı sıra, Bedok ve Lower Seletar rezervuarları üzerinde daha küçük ölçekli iki adet 1,5 MW’lık FPV sistemini hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Tayland
Haziran 2019’da Tayland’lı şirket EGAT, Sirindhorn Barajı’nın üzerine, 12 MW kurulu güçteki HES ile entegre edilecek şekilde 55,5 MW’lık FPV ihalesi açtı.
EGAT aynı zamanda Ubol Ratana Barajı’nda 24 MW kurulu güce sahip ikinci bir FPV planlıyor.
Ocak 2020’de Sirindhorn Barajı üzerinde 45 MW’lık FPV’nin inşası için Tayland’lı şirket B Grimm Power Plc ile Energy China’dan oluşan bir konsorsiyum tarafından sözleşme imzaladı.
Malezya
Ağustos 2019’da Malezyalı Pestech firması, bölgede FPV çözümleri geliştirmek üzere Çinli invertör üreticisi Sungrow ile bir araya geldi.
Bunun yanı sıra, Ekim 2019’da Çinli güneş enerjisi üreticisi Risen Energy Co. Ltd, 150 MW kurulu gücünde FPV modüllerinin tedariki için sözleşme imzaladı.
Vietnam
Ekim 2019’da, devletin enerji şirketi EVN’ye bağlı kuruluşlardan olan ve HES’leri işleten Da Nhim – Ham Thuan – Da Mi (DHD) 47,5 MW kurulu güce sahip FPV’yi devreye aldı.
1 MW’lık FPV’nin 165 haneyi aydınlattığı göz önünde bulundurulduğunda şirketin kurulu gücünü 330 MW’a çıkarma hedefi önem arz ediyor.
Filipinler
Ekim 2019’da, Filipinler’deki en büyük kamu şirketine bağlı olan Meralco Powergen Corp, Laguna Gölü üzerinde 110 MW’lık FPV inşa etme planlarını kamuoyuyla paylaştı.
Endonezya
Ocak 2020’de Endonezya’nın devlet enerji şirketi olan PLN, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Masdar şirketiyle 145 MW’lık FPV anlaşması imzaladı.
“Üretim maliyeti ve iletim hatlarına yönelik gereksinimler bir arada ele alınmalı”
Filipinler, Endonezya, Tayland ve Vietnam gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde FPV’lerin inşasına ilişkin kararların, öncelikle mevcut şebeke altyapısında oluşacak maliyete ve sınırlı arazi sorununa dayandığını belirten Ahmed,
“İletim hatlarına yatırım yapma ihtiyacı sebebiyle, tek başına üretim tesislerinin maliyetine odaklanmak bir anlam ifade etmiyor. Üretim maliyeti ile iletim hatlarına yönelik gereksinimlerin bir arada ele alındığı şebeke seviyesinde bir çözüm önem taşıyor.” ifadelerini kullandı.
Ahmed’e göre, Güneydoğu Asya ülkeleri belli teknolojiler özelinde yapılacak açık artırmaya dayalı ihaleler ile rekabetçi fiyatlarla üretim yapabilir.
Güneydoğu Asya’nın coğrafi ve demografik yapısının yüzen güneş santralleri için önemli bir fırsat sunduğunu belirten Hamdi’ye göre de,
“Yüzen güneş enerjisi gibi temiz enerji kaynakları, kömür ithal eden Güneydoğu Asya ülkelerinin, değişken yakıt fiyatları ve küresel fosil yakıt piyasalarının maliyetli arz lojistiği riskini bertaraf etmelerinde yardımcı olabilir.”