TÜSİAD geçtiğimiz hafta açıkladığı “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu” ile Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) kapsamında öngörülen Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin (SKD) Türkiye’den Avrupa Birliği’ne (AB) ihracat yapan sektörler üzerine olası etkisini değerlendirdi.
Geçtiğimiz hafta raporda yer alan bilgileri ve uzmanların açıklamalarını sizlerle paylamıştık:
Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye için fırsat olabilir mi?
Temiz Enerji, raporda yer alan diğer detayları sizler için derledi.
24 sektörün verilerinin incelendiği raporun detayları şunları içeriyor:
Avrupa Yeşil Mutabakatı (Avrupa Yeşil Düzeni) Nedir?
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) temel bileşenlerinin merkezinde AB ekonomisini sürdürülebilir bir gelecek için dönüştürme amacı yatıyor.
Bununla uyumlu olarak AYM 2050’de AB’nin iklim-nötr olması hedefiyle sera gazı emisyonlarının belirli bir program dahilinde azaltılması hedefini içeriyor.
Yeni bir ticaret sistemi kurgulanıyor
Avrupa Komisyonu, AYM ile salt bir “çevre” stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümü kurguluyor.
Ticarette yeni vergiler geliyor
AB Komisyonu’nun, iklimle ilgili hedeflerin gerçekleşebilmesi için baş koşulu ekonominin tümünde karbonun etkin biçimde fiyatlandırılması olarak görülüyor.
Bu doğrultuda, AB’den karbon kaçağını azaltmak amacıyla, SKD mekanizmasıyla ticarette yeni vergiler ve tarife-dışı engeller ile örülmüş yeni bir sistem üzerine çalışmalarını sürdürüyor.
SKD’nin, hem karbon kaçağı sorununu önlemek hem de AB’nin küresel sera gazı azaltım hedefinin ticaret paydaşlarınca da benimsenmesini zorunlu kılmak amacıyla tasarlandığı ifade ediliyor.
Türkiye bu düzenlemeden nasıl etkilenecek?
SKD mekanizması gibi tedbirler, en önemli dış ticaret ortağı AB bölgesi olan Türkiye’nin bu durumu nasıl fırsata dönüştürebileceğini değerlendirmesi açısından önemli.
AYM sürecinin Türkiye açısından kritik bir yansıması ise AB’nin Serbest Ticaret Anlaşmalarının sürdürülebilirlik ve Paris Anlaşmasının uygulanması hükümlerini içermesi.
Türkiye Paris Anlaşması’nı imzaladı, ancak Anlaşma kapsamındaki statüsünün belirsizliği nedeniyle onaylamadı ve raporda Türkiye’nin yeni iklim rejimi çerçevesinde yaşanacak gelişmelere ayak uydurmasının gerekli olduğu ifade ediliyor.
Raporun odak noktaları neler?
- Avrupa Yeşil Mutabakatının öngörülen mekanizmalarının ve “Paris Anlaşması’na taraf olunması” durumunda muhtemel azaltım ve uyum tedbirlerinin uygulanmasının ulusal ekonomiye etkilerinin ayrıştırılması
- Ulusal düzeyde ve stratejik sektörler açısından olası sonuçların değerlendirilmesi
- Uyum ihtiyacının muhtemel ekonomi göstergeleri açısından büyüklüğünün tespit edilmesi
- Uyum sağlanması durumunda sektörlerin üretim, istihdam ve ihracat dönüşümlerinin değerlendirilmesi
Raporda hangi senaryolar ele alındı ve sonuçları ne oldu?
Raporda ele alınan üç ana senaryo ve bu senaryoların olası sonuçları şu şekilde özetleniyor:
- Ton başına karbon fiyatının 30 avro (AB’deki mevcut karbon fiyatı) olması durumunda, sınırda karbon düzenlemeleri nedeniyle Türkiye’nin AB’ye olan ihracatından doğan karbon faturası, sadece üretim kaynaklı emisyonlar dikkate alındığında (Kapsam 1) 478 milyon avro tutarında olacak. Üretimde girdi olarak kullanılan elektrik ve çelik gibi ara malların üretimi de hesaba katıldığı takdirde (Kapsam 2), bu fatura 1085 milyon avroya yükselecek.
- Ton başına karbon fiyatının 50 avro (AB’de karbon fiyatının SKD devreye girdiğinde ulaşması beklenen seviye) olması durumunda, AB’ye yaptığımız ihracatın karbon faturası sadece nihai ürünün üretiminden kaynaklı emisyonlar dikkate alındığında 797 milyon avroya, diğer ara malların üretimi kaynaklı emisyonlar da hesaba katıldığında 1809 milyon avroya ulaşacak.
- İhraç yapan firmaların karbon üretmeye devam etmeleri durumunda ödeyecekleri ek tutar (karbon fiyatının ton başına 30 ya da 50 avro olması durumuna bağlı olarak):
- Çimento sanayiinde yüzde 13,2-22
- Demir Çelik’te yüzde 1,7- 2,8
- Kimya sanayiinde yüzde 1,1-1,9
- Otomotiv’de ise yüzde 0,7- 1,2 olarak hesaplanıyor.
Karbon fiyatının ton başına 50 avro olması durumunda 100 avro değerindeki çimento ihracatının 22 avrosu sınırda karbon vergisi olarak ödenecek.
Milli gelir nasıl etkilenecek?
Sınırda karbon düzenlemesinin ton başına 30 ve 50 avro tutarında olduğu senaryolarda, AYM’nin olmadığı varsayımsal bir “baz senaryo”ya göre milli gelirde sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 3,6 oranında düşüş olacağı öngörülüyor.
Alternatif olarak, Türkiye’nin AB’nin yeşil ekonomik dönüşümüne uyumlu bir politikalar demetini hayata geçirmesi üzerine kurulan senaryoya göre,
“Karbon emisyonları üzerine ulusal düzeyde bir sınır getirilerek bir kota uygulanacak. Söz konusu sınırlar altında karbon emisyonu yüksek olan şirket ve sektörler piyasadaki daha verimli ve temiz teknolojili şirket ya da sektörlerden karbon emisyonu haklarını satın almak durumunda kalacak.
Karbon kotası toplam permi gelirleri ise sanayi sektörlerinde üretici şirketlere geri dağıtılacak, şirketler bu kaynağı yeşil dönüşüm için bir yatırım fonu olarak kullanabilecek”
Türkiye’nin yeşil ekonomik dönüşümü senaryosu ile milli gelir baz senaryoya göre yüzde 2,8 oranında artacak.
Bununla beraber cari açıkta yüzde 13’ü aşan, karbon emisyonlarında ise yüzde 21’e yaklaşan oranlarda düşüş görülecek.
Rapor ayrıca, sosyal refahın yeşil ekonomik düzen altında artmakta olduğunu ortaya koyuyor.
Bu sonuçlarda bulgulara sera gazı emisyonlarının azaltımından kaynaklanacak sağlık ve diğer pozitif dışsallık kazanımların dâhil edilmediği de ekleniyor.