Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, “İklim değişikliği geleceğimiz için bir tehdit olmaktan öte, acil önlemler alınması gereken küresel bir sorundur.” dedi.
Birpınar, “İklim Biziz, Değişeceğiz” kampanyasının çevrim içi gerçekleştirilen lansman toplantısına katıldı.
Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 80’i iklim değişikliğine inanıyor
İnsanların iklim krizini hissetmeye başladığını belirten Birpınar, bir araştırmanın Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 80’inin iklim değişikliğine inandığını gösterdiğini aktardı.
İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün biraz daha kendisini gösterdiğini anlatan Birpınar, küresel ortalama sıcaklıkların her yıl yeni rekorlar kırdığını belirtti.
Birpınar, verilere göre 2015’ten bu yana en sıcak beş yılın yaşandığını, 2020 yılının tarihteki en sıcak yıl olma yolunda ilerlediğini ifade etti.
Dünyanın ve Türkiye’nin şiddeti gittikçe artan sel, dolu, fırtına, kuraklık, uzun süreli orman yangınları gibi afetlerle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Birpınar, şöyle konuştu:
“Karadeniz’e kıyısı olan Giresun ilimizde ağustos ayında aşırı yağış nedeniyle oldukça yıkıcı ve can alan sel, heyelan felaketlerini yaşadık. Ankara’da eylül ayında görülmemiş bir kum fırtınası yaşadık, İstanbul’da ise oldukça şiddetli bir dolu yağışı gerçekleşti. Bilimsel çalışmalar orta ve uzun vadede iklim değişikliğinin çok daha dramatik sonuçlara sebep olacağını gösteriyor. Afetler bir yandan can kaybına yol açarken bir yandan da mal kaybına neden oluyor. Geçen sene yaşanan sel felaketleri, ülkemizde 1 milyar lira zarara yol açtı. İstanbul’daki dolu yağışının sigorta şirketlerine maliyeti yaklaşık 10 milyar lira olmuştur.”
“İklim değişikliği ile mücadele çalışmalarımıza devam ediyoruz”
İklim rejiminin Paris Anlaşması ile birlikte yeni bir faza geçtiğini söyleyen Birpınar, şunları kaydetti:
“Bu süreçte, tüm ülkelerin ulusal katkı beyanları ile sürece dâhil olduklarına şahit olduk. Biz de Türkiye olarak iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. 2030 yılında sera gazı emisyonlarında yüzde 21’e kadar artıştan azaltım hedefini Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Sekretaryasına bildirdik. Ulusal katkımıza göre 2030 yılında 246 milyon ton, 2012-2030 arasında ise toplam 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonu önlenmiş olacaktır. Diğer taraftan, Türkiye olarak Ulusal İklim Değişikliği Stratejisini ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planını uzun dönemli hedeflerle güncelliyoruz. Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik kapsamında ulusal sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısını 2015 yılından beri tesis seviyesinde izliyoruz. Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı Projesi ile iklim kanunu ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) taslak mevzuatı çalışıyoruz. Aynı zamanda, ülke olarak yeni ve temiz teknolojilerden yararlanıyor yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla istifade ediyoruz. Yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 2011 ve 2020 Temmuz arasında 19 bin megavattan 45 bin megavatın üzerine çıkmıştır. Ülkemizde elektrik enerjisi kurulu gücü içinde yenilenebilir enerjinin payı yüzde 48’e ulaşmıştır.”
Türkiye’nin ilk, Avrupa ve Orta Doğu’nun tek bütünleşmiş güneş paneli üretim tesisinin ağustos ayında açıldığını anımsatan Birpınar, “Yatırım tutarı 400 milyon doları bulan tesis, yıllık 500 megavat güneş paneli üretim kapasitesine sahip olacak. Enerji verimliliğinde de önemli adımlar atılıyor. Enerji Verimliliği Eylem Planı hazırlandı. Son on beş yılda yaklaşık 41,5 milyon ton petrol eşdeğeri tasarruf sağlandı. Hızla sanayileşen ülkemizde yeşil üretime dayalı, kaynak ve enerji etkin bir sanayiye geçiş için çalışıyoruz. Ulaştırma sektöründe yapılan yatırımlarla zamandan kazanıyor, mesafeleri kısaltıyor ve emisyonlarımızı azaltıyoruz.” bilgisini verdi.
Türkiye genelinde, 3 bin kilometre bisiklet ve yürüyüş yolu yapımı için çalışmaların sürdüğünü aktaran Birpınar, 2017’de başlatılan “Sıfır Atık Projesi”nin Türkiye genelinde uygulanması için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
“Akdeniz Bölgesi iklim değişikliği etkileri açısından en savunmasız bölgelerden biri”
“İklim değişikliği geleceğimiz için bir tehdit olmaktan öte, acil önlemler alınması gereken küresel bir sorundur.” diyen Birpınar, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarına göre, Akdeniz Bölgesi’nin iklim değişikliği etkileri açısından en savunmasız bölgelerden biri olduğunu aktardı.
Bakan Yardımcısı Birpınar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla ülkemiz için, iklim değişikliğinin ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini en aza indirmek, yani iklim değişikliğine uyum sağlamak oldukça önemlidir. Bu amaçla, Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve UNDP ile birlikte yürüttüğümüz İklim Değişikliği Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında, İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planını güncelleme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca, proje kapsamında 4 pilot büyükşehirde iklim değişikliği uyum eylem planlarını hazırlıyoruz. İklim değişikliğiyle mücadelede başarılı olunması, toplumun bütün kesimlerinin bu ortak çabalara dahil edilmesine bağlıdır. Buradan hareketle, yerel yönetimleri, sivil toplum kuruluşlarını ve üniversiteleri destekliyoruz. Yine bu proje kapsamında geçtiğimiz günlerde İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı Teklif Çağrısına çıktık. Yaklaşık 7 milyon Avro bütçeli Hibe Programı ile Türkiye genelinde iklim değişikliği ile mücadeleye katkı sağlayacak projeler için hibe desteği sağlayacağız. Bu vesile ile, tüm paydaşlarımızı hibe programı çağrımıza proje tekliflerini sunmaya davet ediyorum.”
Bakan Birpınar, Avrupa Birliğinden çevre konusunda verilen fonlarda kesintiye gitmemelerini beklediklerini vurgulayarak, “Başka bir konuda Türkiye’ye kızıp çevre meselesindeki fonlarda kesintilere gitmenin çok mantıksız olduğunu, kendi sağlıkları için de doğru olmadığını bir kere daha ifade etmek istiyorum. Türkiye Akdenizi kirletirse, Türkiye havasını kirletirse, Türkiye toprağını kirletirse, bu Avrupa’daki dostlarımızın da havası, suyu, yiyecekleri kirlenecek demektir.” ifadesini kullandı.
“Belediye başkanlarının vizyonuyla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyoruz”
Kampanyanın lansman toplantısında konuşma yapan Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise Birlik olarak Belediye başkanlarının paradigma değişikliği, vizyonuyla ilgili çok ciddi çalışmalar yaptıklarını belirtti.
“Karbonsuz dünya, karbonsuz Avrupa, karbonsuz Türkiye nasıl inşa edilecek? Yeşil ekonomi nasıl planlanacak?” konuları üzerinde durulması gerektiğini dile getiren Şahin, “Özellikle sanayide havayı, suyu, toprağı kirleten alanlarda yapılması ve yapılmaması gerekenler çok daha hızlı güncellenecek.” dedi.
Akıllı ulaşım alanları konusunun önemine değinen Şahin, “Havayı kirletmeden ulaşım ihtiyacımızı nasıl gidereceğiz? Bunu nasıl çeşitlendireceğiz? Bunu çalışıyoruz. Avrupa Birliği ile Türkiye Belediyeler Birliği, bu yıl çok güçlü yürüyelim dedik ve onlarla Hareketlilik Haftası’nda bisiklet yolu, bisikletin hayatımıza zorunlu bir şekilde gireceği, ulaşımı çeşitlendireceği bir alternatif nasıl olacak, bunu çalıştık. Belediyelerimiz, çok güçlü bir şekilde proje geliştirdiler. İspanya, Avusturya’dan daha fazla belediye buna katıldı, dünya birincisi olduk.” ifadelerini kullandı. (AA)