Küresel danışmanlık şirketi SYSTEMIQ tarafından hazırlanan “Paris Etkisi: İklim Anlaşması Küresel Ekonomiyi Nasıl Yeniden Şekillendiriyor” (The Paris Effect) isimli raporda, Paris Anlaşması’nın 2015’te kabul edilmesinden bu yana gerçekleşen beş yıllık ekonomik, sosyal ve politik eğilimlerdeki değişimin hızını ve ölçeğini değerlendirdi.
Rapor, sera gazı emisyonları ve küresel ısınma artmaya devam ederken, ekonomide etkili tüm sektörlerin daha düşük karbona dayalı süreçlere geçişinin hız kazandığını gösteriyor.
Güneş ve rüzgâr enerjilerinin hızla düşen maliyetleri, bu enerji kaynaklarını birçok pazarda fosil yakıtlardan daha iyi seçenekler hâline getirirken, aynı zamanda elektrikli araç teknolojilerinin gelişim hızı her seferinde tahminlerin önüne geçiyor.
Rapora göre 2030 yılına kadar, emisyonların yüzde 70’inden sorumlu karayolu taşımacılığı, ısıtma ve tarım dâhil olmak üzere birçok sektörde rekabetçi ve düşük karbonlu çözümler elde edilecek.
Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü Başkanı Nicholas Stern, “İklim konusunda yetersiz eylemin büyük ve maliyetli iklim riskine yol açtığını biliyoruz. Paris Etkisi ayrıca yetersiz eylemin, ekonomiler için önümüzdeki refah yaratma dalgasında geride kalma riski oluşturduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Şimdiden hız kazanmaya başlayan bu dalga, önümüzdeki 10 yıl boyunca büyüme ve dönüşüm için baskın bir güç hâline gelecek. Usta yatırımcılar ve politika belirleyiciler, önümüzdeki süreçte yalnızca net sıfır emisyonlu bir ekonomiyle sağlanabilecek fırsatları, istihdamı ve dayanıklılığı hedefleyecektir.” dedi.
Ağır sanayi sektörlerinde daha temiz ve yeşil çözümler geliştirildiği belirtilen rapora göre, bu çözümlerin lojistik ve havacılık sektörlerinde 2020’ler boyunca daha kirli muadilleriyle rekabet gücünün gitgide artacağı ifade ediliyor.
Çin dışında kömüre yapılan yeni yatırımların sayısı hızla azalırken, piyasaya yeni sürülecek dizel ve benzinli araçların ise 2030’lu yıllarda niş pazarlara düşmesi ihtimal dâhilinde.
Paris Etkisi Raporu’nun Paris Anlaşması’nın iklim faaliyetleri için eşi görülmemiş, birleştirici bir çerçeve oluşturduğunu dile getiren SYSTEMIQ Kurucu Ortağı Jeremy Oppenheim,
“2050 yanıltıcı derecede uzak görünebilir, fakat zaman düşündüğümüzden daha hızlı geçecek. Sıfır karbon emisyonlu teknolojiler ve iş modelleri, doğru politikalarla desteklendiği sürece 2030 yılına kadar birçok sektörde eski, yoğun karbonlu endüstrileri geride bırakabilir. Akıllı ülkeler, şirketler, yatırımcılar ve kentler, risk dengesinin değiştiğinin farkında. Bu nedenle yeni istihdam, sağlık ve değer yaratma olanaklarından yararlanarak rekabetin ilerisinde olmak istiyorlar.” ifadelerini kullandı.
Birleşik Krallık Üst Düzey İklim Eylemi Destekçisi Nigel Topping: “Son beş yıl, bize net sıfır ekonomiye geçişin hızının katlanarak artacağını kanıtladı. Şu anda doğru politikalara yönelik sinyaller geliyor. Eğer bu süreci başarıyla yönetirsek çok büyük fırsatlar bizi bekliyor. Ancak dönüşüm yarışına çok geç katılanlar asla yetişemeyebilir, çünkü ivmelenerek hızlanan bir hareketi yakalamak çok zor.” dedi.