Yeşil hidrojen, iklim değişikliğinin önlenmesinde yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve elektrifikasyonun tamamlayıcısı olarak fosil yakıtlara alternatif bir yol olarak gösteriliyor.
Özellikle demir-çelik, kimya, uzun mesafe karayolu, deniz ve havayolu taşımacılığı gibi karbondan arındırılması zor sektörlerde yeşil hidrojen kullanımının yaygınlaşması bekleniyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yayımlanan SHURASTAT’a göre, fosil yakıtlardan elde edilen hidrojen, görece düşük maliyetine rağmen yüksek karbon emisyonu nedeniyle şu an için tercih edilmiyor.
Fosil yakıtlardan hidrojen elde ederken karbon tutma yoluyla emisyonlar yüzde 85-95 oranında azaltılabiliyor ama tamamıyla sıfırlanamıyor.
Yeşil hidrojen, sıfır karbonlu olmasına rağmen mevcut teknolojik koşullardaki maliyeti fosil yakıttan elde edilen hidrojenden daha yüksek.
SHURA’ya göre, elektroliz teknolojisi ve uygulamasındaki maliyetlerin düşmesi, karbon fiyatlaması uygulaması ve yenilenebilir enerji maliyetlerinin düşmeye devam etmesiyle birlikte 2030 yılı ve sonrasında yeşil hidrojen üretimi rekabetçi hale gelecek.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından yapılan çalışmalarda 2050 yılına kadar elektroliz sistem maliyetinin yüzde 75 civarında azalarak 200 dolar/KW düzeyine gelmesi öngörülüyor.
Elektroliz sistem maliyetinin 200-500 dolar/KW ve yenilenebilir elektrik fiyatının 20- 40 dolar/MWh seviyesinde olması durumunda, yeşil hidrojen maliyetinin fosil yakıt kaynaklı hidrojenle eşit düzeye gelmesi mümkün görünüyor.
Ulusal bir hidrojen politikası oluşturulmalı
Yeşil hidrojenin yaygınlaşması için teknolojik gelişme ve üretim maliyetindeki düşüşün yanı sıra dağıtım ve pazarlama altyapısının geliştirilmesi ve ülkelerin iklim politikalarına entegre bir ulusal hidrojen politikası oluşturması önem taşıyor.
1 yorum
Sayın Merve Özcan
“2030 yılı ve sonrasında yeşil hidrojen üretiminin rekabetçi hale gelmesi bekleniyor” haberiniz çok önemli ve memnuniyet vericidir. Ancak, 2018 yılı için şu değerler gerçekleşmiştir ( Key world Energy Statistics 2020, IEA). Dünya toplam enerji kaynaklarının(TES) %31.6’sı Petrolden sağlanmaktadır. Petrolün %32.1’i karayollarında ve uçaklarda yakıt olarak kullanılmaktadır. Dolayısı ile TES’nin %10’u karayollarında ve uçaklarda kullanılmaktadır. Aynı kaynağın verilerine göre 2018 yılı için rüzgar ve güneş enerjisinin TES içersindeki oranı %2’den azdır. Diğer yenilenebilir kaynaklar elektrik üretiminde karbonsuzlaşmayı sağlamakta kullanılmakta ve yeterli olmaktan uzaktırlar. Bu durum 10 yıl içersinde fazla değişmeyecektir. Bu nedenler nükleer enerjide önemli bir artışı gerekli kılmaktadır. Nitekim Avrupa Parlamentosu’nda Ocak 2021’de hazırlanan bir rapor (Road to EU Climate Neutrality by 2050) İklim hedeflerini gerçekleştirebilmek için Nükleer Rönesansı öngörmektedir. Ayrıca, 5 Şubat 2021 sizin haber sitenizde yayınlanan bir haber Karbon yakalama ve depolama yöntemlerinin de başarılı olmadığını göstermektedir (Karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi teknolojilerin endüstrinin karbonsuzlaştırılmasında etkisiz olduğunu dile getiren İtalyan enerji devi Enel, doğal gazdan tamamen çekileceğini açıkladı). Bu gerçekleri de dikkatinize sunmak istedim. Saygılarımla.