Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş hız kazandıkça, küresel boyutta kazananlar ve kaybedenler ortaya çıkmaya başlıyor.
Değişen bu düzene hangi ülkelerin öncülük edeceği, hangilerinin geride kalacağı, siyasette ve iş dünyasındaki güç dengelerinin nasıl değişeceği ise merak ediliyor.
Financial Times Çevre ve Temiz Enerji Muhabiri Leslie Hook ve Metal ve Madencilik Muhabiri Henry Sanderson temiz enerji ile ilgili gazete okuyucularının sorularını yanıtladı.
Okuyuculardan gelen sorular ve gazetecilerin değerlendirmeleri şu şekilde:
FT Okuyucusu A: 20. yüzyılın hatalarının tekrarlanmasını önlemek için, gelecekte kaynaklarımızı nasıl tedarik edeceğimiz konusunda yeterince planlama yapıyor muyuz?
Henry Sanderson: Lityum iyon pillerdeki büyüme, geri dönüşüm tedarik üzerinde anlamlı bir etki yaratmaya başlayana kadar kobalt, nikel ve grafit gibi çok daha fazla hammadde gerektirecek.
Madencilik ve madenlerin işlenmesinde sadece karbondan arındırmak için değil, aynı zamanda insan haklarının incelenmesi yönünde artan bir çaba var.
Mercedes-Benz gibi dünyanın en büyük otomobil üreticileri sürdürülebilir ve karbon nötr aküler vaat ettiği için bu durumun tedarik zincirinin tamamında artan bir baskı oluşturması muhtemel.
Bu girişimler ile ilgili bilinç henüz tüketiciler tarafından benimsenmiş değil. Ancak, elektrikli araçların satışlarının artması ile birlikte daha fazla insan bu bilince sahip olmaya başlayacaktır.
Hammadde tüketimimizin sürdürülebilirliği için ise ayrı bir değerlendirme yapılması gerekiyor. Çünkü şu anda tarihin en fazla tüketimini yapıyoruz.
FT Okuyucusu A: Rusya ve OPEC ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan’ın enerji dönüşümünden en fazla etkilenecek ülkeler olduğu düşünülüyor. Diğer yandan dönüşümün tamamlanmasının uzun yıllar süreceği tahmin ediliyor. Bu büyük petrol ve doğal gaz üreticisi ülkelerin jeopolitik önemini etkileyen enerji dönüşümünü nasıl değerlendirirsiniz?
Leslie Hook: Suudi Arabistan’ın üretim maliyeti çok düşük ve bu nedenle küresel talep düştüğünde bile petrol üretmeye devam etmesi muhtemel. Aslında düşük petrol fiyatlarının olduğu bir dünyada üretim yapan son yerlerden biri olabilir.
Kolombiya Üniversitesi’nden Jason Bordoff gibi akademisyenler, en azından orta vadede, geleneksel “petrol devletlerinin” enerji dönüşümü sırasında petrol satışından fayda sağlayabileceğini, çünkü petrol arzının talep düştüğünde daha hızlı azalabileceğini savunuyor.
FT Okuyucusu B: Görünüşe bakılırsa, yenilenebilir enerji şirketlerinin birleşme ve satın almaları, petrol devlerinin dönüşümünü hızlandırmak için alternatif enerji altyapısı ile ilgili bilgi ve birikim edinmeleri için hızlı bir yol olacak.
Ancak, birkaç önemli istisna dışında çok az firma bu konuda adım attı. Sizce neden, bunlar ekonomik ve piyasa kaynaklı nedenler mi? Enerji tahminleri ve planları güncelliğini yitirdi mi?
Leslie Hook: Bu, bizim de daha iyi anlamaya çalıştığımız bir soru. Meslektaşım Arash, yenilenebilir enerji şirketleri için değerlendirmelerin şu anda çok yüksek olduğuna, alıcılar ve satıcılar arasında büyük bir uçurum olduğuna dikkat çekiyor. Bu durum sektördeki birleşme ve satın alma fırsatlarını sınırlayan faktörlerden biri.
Ancak petrol şirketleri konuya oldukça ilgi gösteriyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla enerji üretebilmek için çabalıyor.
Bu haftanın başlarında İngiltere’de yapılan rüzgâr enerjisi ihale sonuçlarına göre açık deniz (offshore) rüzgâr enerjisi yatırımlarında rekor sayılara ulaşıldı.
FT Okuyucusu C: Yenilenebilir kaynaklardan üretilen fazla enerjiyi depolamanın en iyi yolu hangisidir? Bu amaçla hidrojen üretmek için bir argüman var mı yoksa aküler tercih edilebilir mi? Karbon yakalama ve depolamayı uygulanabilir buluyor musunuz?
Henry Sanderson: Daha yüksek verimlilik ve daha az enerji kaybına sahip oldukları için piller tercih ediliyor. Hidrojenin ise kış aylarında daha uzun süreli ekonomik depolamada rol oynayacağı düşünülüyor.
Vanadyum redoks piller, enerji depolama için uygun bir çözüm. Ancak, maliyetleri düşmeye devam eden lityum iyon pillere karşı kendisini kanıtlaması gerekiyor.
Enerji depolamaya yönelik devasa pazar potansiyeli göz önüne alındığında, rekabet edecek birçok fikir ve teknoloji olması muhtemel.
FT Okuyucusu D: Yenilenebilir enerjiye ilişkin tecrübelerinizden yola çıkarak bilgi edinmek isterim. Şu anda yenilenebilir enerjinin benimsenmesindeki hangi sistemik sorunun enerji alanındaki şirketler tarafından yeterince ele alınmadığını/takdir edilmediğini düşünüyorsunuz?
Araştırmalarınızda ve raporlarınızda, daha fazla insanın hâlihazırda üzerinde çalışmadığı için şaşırtıcı bulduğunuz şeylerle karşılaştınız mı?
Leslie Hook: Bence yenilenebilir enerjinin benimsenmesindeki en büyük sistemik mesele depolamadır. Ancak enerji alanındaki şirketlerin hepsi bu konuda çok çalışıyor. Enerji depolama daha ucuz ve kolay hale gelmezse, bu rüzgâr ve güneş gibi kesintili yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesini gerçekten yavaşlatacaktır.
Daha fazla insanın hâlihazırda üzerinde çalışmadığı şaşırtıcı olan şey hakkındaki sorunuza gelince… Sanırım jeotermal enerji biraz ihmal edilen bir alan.