TÜSİAD, Avrupa Yeşil Mutabakatı Söyleşileri serisinin üçüncüsü “Sürdürülebilirlik ve Değer Zinciri” temasıyla, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Levent Çakıroğlu’nun katılımı ile 17 Şubat tarihinde çevrimiçi gerçekleştirdi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Yatırım Ortamı Yuvarlak Masa Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun moderatörlüğü üstlendiği toplantıda, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın farklı sektörlere ve değer zincirlerine etkileri ele alındı.
“AB koronavirüse rağmen Yeşil Mutabakat konusundaki kararlılığını gösterdi”
Çakıroğlu’na göre, Kovid krizi etkilerinin en derin hissedildiği dönemde Avrupa Birliği (AB) yetkilileri Yeşil Mutabakat ile ilgili kararlılıklarının devam ettiğini çok kuvvetli bir şekilde gösterdi.
Çakıroğlu, “AB, önümüzdeki dönemde de şu an yaşadığımız gibi derin insani krizler ortaya çıkarma riski taşıyan iklim değişikliği meselesi konusunda kararlılığını ortaya koymuş oldu. Koç Topluluğu olarak ihracatımızın yüzde 50’den fazlasını AB’ye yapıyoruz. AB üyesi ülkelerde imalat, satış pazarlama ve finans şirketlerimiz bulunuyor. 2020 başında gerçekleşen Davos Zirvesi’nde aldığımız davet üzerine Yeşil Mutabakat ajandası kapsamında özel sektörün atacağı somut adımların belirlenmesine liderlik edecek olan CEO Eylem Grubu’na katıldık.” dedi.
“AB üyesi olmayan ülkeler de yeşil fonlardan yararlanmalı”
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında oluşturulan platformda önümüzdeki dönemde karbon emisyonlarının azaltılması ve bertaraf edilmesine yönelik teknoloji geliştirilmesi için işbirlikleri yapılacağını ifade eden Çakıroğlu,
“Bizim açımızdan ülkemizin temsili anlamında iki konu önemliydi. Birincisi AB dışındaki ülkeleri de kapsayacak bir yaklaşımı çok önemli buluyoruz çünkü AB dünyanın pek çok bölgesi ile ticaret ortaklığı yapıyor. Yeşil dönüşümü teşvik edecek fonlardan, belirlenecek mekanizmalar çerçevesinde kapsayıcı bir yaklaşımla AB’ye üye olmayan ülkelerin de yararlandırılmasını önemli görüyoruz.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerin inovasyon ve teknoloji geliştirme kapasitesine bu fonlar yoluyla kaynak sağlanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
İkincisi, AB üyesi olmayan ülkelerdeki çevresel, sosyal ve yönetişimsel kriterler odaklı yatırım (environmental, social and governance – ESG) performansı yüksek şirketlerin ayrıştırılmasının doğru olduğunu değerlendiriyoruz. Şeffaf bir ESG raporlama standardının geliştirilmesinin elzem olduğunu ifade ettik. Her iki görüşümüz grup üyeleri tarafından benimsendi ve Eylül ayında yayınlanan bildiriye girmiş oldu. Biz Koç Holding olarak bir taraftan ülkemizi temsil ederken, diğer taraftan çok uluslu bir kuruluş olarak AB ülkeleri de dâhil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteriyoruz. Bu itibarla AB içindeki ve dışındaki ihtiyacı görebilen bir yapıyla katkı sunmaya çalışıyoruz.” dedi.
“Emisyonları azaltmada en önemli potansiyel yenilenebilir enerjide”
Teknoloji ve inovasyonun karbon emisyonunlarını azaltma konusunda en önemli araçlardan biri olduğunun altını çizen Çakıroğlu,
“Avrupa Enerji Ajansı’na göre karbon emisyonlarını azaltma konusunda yenilenebilir enerji en önemli potansiyele sahip. Onu enerji verimliliği takip ediyor. Enerji verimliliği konusundaki teknolojik gelişmeler, inovasyon da çok kritik. Yenilenebilir enerjide ve hidrojende de radikal gelişmeler yine inovasyon ve teknoloji sayesinde olacak.
Fonlama mekanizmalarının bir kısmı inovasyonun desteklenmesine, buluşların, patentlerin satın alınıp ihtiyaç duyulan ülkelerde ve şirketlerde bedelsiz kullanıma açılmasına tahsis edilebilir. Bir taraftan verimliliği artırmak önemli derken, diğer taraftan farklı ülkelerin ve şirketlerin aynı konularda araştırma yapmasının, yatırım yapmasının bir verimsizlik potansiyeli taşıdığının farkındayım. Onun için de böyle bir teklifte bulunuyorum.” İfadelerini kullandı.
Koç Topluluğu, 2050 yılında karbon nötr olacak
Koç Topluluğu olarak 2050 yılında karbon nötr olmayı taahhüt ettiklerini dile getiren Çakıroğlu, önümüzdeki döneme ilişkin yol haritalarını de belirlediklerini söyledi.
Olaya geniş perspektiften bakıldığında sadece iklim krizi değil, dünyanın en önemli meselelerinin çözümünde iş dünyasının çözüm ortağı olma sorumluluğu olduğunun altını çizen Çakıroğlu’na göre,
“İklim krizi gerçeği ile karşı karşıyayız. Tüm bilimsel veriler ve yaşadıklarımız bize bunu gösteriyor. Bu konuda harekete geçmek için artık daha fazla zaman yok. Harekete geçmeyenlerin de geçmesi gerekiyor. İş birlikleri çağındayız.
Teknoloji ve inovasyon konusundaki faaliyetlerimizi sürdürürken üniversitelerle, start-up’larla, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ile iş birliğini çok önemli görüyorum. Diğer taraftan baktığımızda ülkeler, yatırımcılar, müşteriler, çalışanlar kararlı. Şirketlerden çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında yüksek performans bekliyorlar.”
Kovid-19’un tedarik zincirini de etkilediğini söyleyen Çakıroğlu,
“Yeşil mutabakatın da karbon vergisi ve diğer düzenlemeler yönüyle etkileme potansiyeli var. Bu çerçevede ülkemizin AB pazarına coğrafi yakınlığı ve hâlihazırdaki ticari ortaklığımız dikkate alınarak; eğer doğru adımları zamanında atarsak bu yeni dünya düzeninde ülkemizin ve ülkemizdeki şirketlerin önünde bir fırsat penceresi olduğunu görüyorum.” dedi.