Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen “Türkiye Rüzgâr Piyasası Görünümü: Yerli ve Küresel Pazarlardan çıkarılan Dersler ve İş Modeli Karşılaştırmaları” başlıklı TÜREK@home oturumu 24 Mart tarihinde çevrimiçi gerçekleştirildi.
Türkiye’de işletmedeki rüzgâr santrallerinin toplam kurulu güce oranı 2021 Şubat ayı itibarıyla yüzde 9,5’e ve 2020 yılında rüzgâr enerjisinden üretilen elektrik yaklaşık 25 milyar kilovatsaate ulaştı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Bakanlık olarak mini YEKA GES’te olduğu gibi bir mini YEKA RES ilan etmenin arifesinde olduklarını ve yarışmanın 2 bin MW için planlandığını açıkladı.
Tansan, “2018 verilerine bakıldığında rüzgâr enerjisi üretiminde Avrupa’da 5’inci, dünyada 10’uncu sırada yer almaktayız. Türkiye’nin hidroelektrik santrallerinden sonra kurulu güç açısından en büyük değere sahip olan yenilenebilir enerji kaynağı rüzgâr enerjisi.
Şubat sonu itibarıyla 9 bin 192 MW rüzgâr enerjisi kurulu gücüne ulaşmış bulunmaktayız. Güneş enerjisi sektöründe yaptığımız mini YEKA yarışmalarını, rüzgâr enerjisinde de yapmayı düşünüyoruz. 2 bin MW için mini YEKA RES ilan etmeyi planlıyoruz. Sektörle görüşmelerimiz devam ediyor. Her zaman düşüncemiz şu; mümkün olduğunca baştan yarışma koşullarının en iyisini kurgulayalım ki değişiklik olmasın ama yine sizlerden gelen talepler çerçevesinde şartnamede değişiklik yapılması icap ederse de bunları değerlendirelim.” açıklamasında bulundu.
“Türk mühendisliğini yerli türbinimizin geliştirilmesinde kullanmamız gerekiyor”
Oturumda, Güriş Holding Enerji Grup CEO’su Ali Karaduman Türk markalı türbin ve ekipman üretimini gerçekleştirmek istediklerini belirtti.
Dünyanın geleceğinin temiz enerjide olduğunu belirten Karaduman,
“Küresel olarak rüzgâr enerji endüstrisi genişledikçe türbin tedarikçisi firmalar arasında ücretlendirme politikası rekabet kazanacak, maliyetler düşmeye devam edecek. Temiz ve uygun fiyatlı bir teknoloji olarak rüzgâr enerjisi ülkeleri, şirketleri ‘yeşil bir iyileşmeye giden yoldaki’ değerleri desteklemek için kritik bir öneme sahip olacak.” dedi.
Türk mühendisliğinin yerli türbin geliştirmede kullanılması gerektiğine dikkat çeken Karaduman, “Türkiye’de uygulanan türbinler yurt dışı menşeli, artık bunu Türkiye’ye mal etme zamanımız geldi. Jeotermalde biz bunu yaptık, rüzgârda da yapmak istiyoruz. Türki Cumhuriyetler, Mısır, Arabistan gibi yerlere çok rahatlıkla Türk markalı türbinleri gönderebiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Üretemediğimiz enerjiyi ithal etmek zorunda kalacağız”
Dünya genelinde ve Türkiye’de yapılan yarışma süreçlerini değerlendiren Polat Enerji CEO’su Zeki Eriş,
“Yarışmaların gerçekten yarışmayı hak eden ve burada yarışması gerekli yarışmacılar arasında yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yarıştırmamız gereken şey yatırımcının öz kaynağının getiri beklentisi olmalı. Fiyat mekanizması TL olur, döviz olur, bitcoin olur ama sonuçta öngörülebilir bir fiyat mekanizmasına banka karar verir. Sonuç itibarıyla bunu gerçekten yapabilecek kişileri idare değerlendirerek bunu belirli bir fiyatla almayı garantileyecek.
Eşit olmayan tarafları yarışmalara dâhil ederek beş altı sene bu kapasiteleri oyalıyoruz. Üretemediğimiz enerjiyi hala ithal etmek zorunda kalacağız. Ayrıca bu yatırımı yapabilecek kişilerin zaten zor buldukları ve bir şekilde plase etmek durumunda kaldıkları öz kaynağı, bildikleri bir işten belki de bilmedikleri bir işe, faize ya da yurt dışında başka bir işe yatırmalarına vesile olacağız. Dolayısıyla bunu kaybedeceğiz, bu ülkenin sermayesini elimizden kaçıracağız.” uyarısında bulundu.