New York Üniversitesi Politika Enstitüsü tarafından farklı ülkelerde yaşayan ve iklim değişikliği alanında uzman 738 ekonomistle yapılan anketin sonuçları, “İklim Değişikliğinde Ekonomik Fikir Birliği” başlıklı çalışmayla açıklandı.
Araştırmaya göre, dünyanın dört bir yanından ekonomistler, iklim değişikliğinin her yıl trilyonlarca dolar zarara mal olmasını önlemek amacıyla “acil ve etkili” şekilde harekete geçilmesi gerektiğini ve aksi halde maliyetlerin, net emisyon azaltımının maliyetlerinden çok daha yüksek olacağını belirtiyor.
Ekonomistler yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşmanın faydalarının, maliyetlerinden daha ağır bastığını dile getiriyor.
Ekonomistlerin görüşleri, karar vericileri iklim konusunda bilgilendiren popüler ekonomik modellerin, aslında iklim değişikliğinin maliyetlerini hafife aldığına dair kanıtları destekliyor.
Katılımcıların yüzde 65’i rüzgâr ve güneş enerjisi teknolojilerinde son yılarda görülen maliyetlerin diğer temiz enerji teknolojilerinde de benzer düşüş göstereceği öngörüsünde bulunuyor.
Anket çalışmasında öne çıkan diğer sonuçlar şu şekilde:
- Ekonomistlerin yüzde 74’ü, iklim değişikliğiyle mücadele için “acil ve etkili şekilde harekete geçilmesi gerektiği” yargısına kesinlikle katılıyor. Bu yüzde, anketin bundan önce gerçekleştirildiği 2015 yılındaki yüzde 50 seviyesinin oldukça üzerinde.
- Ankete katılan ekonomistlerin yüzde 89’u iklim değişikliğinin ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini şiddetlendireceğini belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 70’i, ülkeler içerisindeki eşitsizliğin de gezegenin ısınmasıyla artacağını düşünüyor.
- Ekonomistlerin üçte ikisi, yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın faydalarının, maliyetlerinden daha fazla olacağını dile getiriyor.
- Ekonomistlerin yaklaşık yüzde 80’i, geçtiğimiz beş yıl içerisinde iklim değişikliğine yönelik endişelerinde artış yaşadığını bildiriyor.
- Ankete katılan ekonomistlere göre mevcut ısınma eğiliminin devam etmesi durumunda iklim değişikliğinden kaynaklanan ekonomik zararlar, 2025’e kadar yıllık 1,7 trilyon dolara, 2075 yılına kadar ise yaklaşık 30 trilyon dolara (öngörülen GSYİH’nin yüzde 5’ine) ulaşacak.
- Bu bulgular, karar vericiler nezdinde dikkate alınan Dinamik Entegre İklim Ekonomi modeli (Dynamic Integrated Climate-Economy model, DICE) gibi ekonomik modellerle zıtlık gösteriyor. DICE, 2100 yılına gelindiğinde faydaların ve maliyetlerin dengelendiği 3,5°C’lik “optimal” sıcaklığa ulaşılacağını öngörüyor.
Enstitü’nün strateji direktörlüğünü yapan ve araştırmanın yazarları arasında yer alan Derek Sylvan, “Ekonomistlerin büyük çoğunluğu hızlı emisyon azaltımını destekliyor ve temel teknolojilerin maliyetlerindeki süregelen düşüş konusunda iyimserler. Bu uzmanlar arasında, mevcut durumu korumanın büyük ölçekli enerji dönüşümünden çok daha maliyetli olacağı konusunda net bir fikir birliği bulunuyor.” açıklamasında bulundu.
“Dönüşüm için önemli bir fırsat penceresine sahibiz”
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Direktörü Bengisu Özenç,
“İklim değişikliği ile hızlı ve etkili bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine ve bu yönde atılacak adımların maliyetinin iklim değişikliği nedeniyle karşılaşılacak zararların maliyetinden daha düşük olacağına ilişkin vurgu oldukça önemli.
Özellikle Covid-19 salgının ekonomik etkileri ve sonrası toparlanma politikaları göz önünde bulundurulduğunda, dönüşüm için önemli bir fırsat penceresine sahip olduğumuzu görüyoruz. İklim değişikliğini önlemeye yönelik küresel bir koordinasyon içerisinde alınması gereken önlemlerin, toparlanma politikalarının bir parçası olarak ele alınması bizi daha fazla zaman kaybetmeden sürdürülebilir bir geleceğe yakınlaştırabilecek tek yol olarak görülmelidir.” dedi.