Küresel enerji piyasalarında rekor kıran fiyatlar ekonomilerin salgın sonrası toparlanma çabalarını sekteye uğratırken, ithalata bağımlı ülkeler için oluşacak yüksek enerji faturalarının kırılganlıkları artırabileceği öngörülüyor.
Koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirlerin gevşetilmesiyle beklenenden fazla artan enerji talebi karşısında arzın yetersiz kalması, Avrupa başta olmak üzere küresel piyasalarda doğal gaz ve kömür fiyatlarında rekor getirmeye devam ediyor.
Avrupa’da vadeli kontratlarda doğal gazın fiyatı son bir yılda 7, kömürün ton fiyatı ise 4 katına çıktı. Fiyatlardaki yükselişte, geçen yıllara göre Rusya’dan daha az doğal gaz gelmesi ve kıtanın yer altı depolama tesislerindeki doluluk oranlarının son 10 yıl ortalamasının altında kalmasıyla arzın talebe yetişememesi en önemli etkenler olarak öne çıktı.
Avrupa’da elektrik üretiminde fiyatları rekor kıran doğal gaz ve kömürün payının artmasıyla, elektrik fiyatları da rekor seviyeye ulaşarak özellikle sanayi sektöründeki üretimi olumsuz etkiledi.
Dünyanın en büyük enerji tüketicisi konumunda bulunan Çin’de ise arz-talep dengesizliği sonucunda ülke çapında elektrik kesintileri uygulanırken, kış arifesinde hükümet enerji tedarikini sürdürebilmek için şirketlere maliyetine bakmaksızın ithalat yapmaları yönünde talimat verdi.
Uluslararası bankacılık ve finansal hizmetler şirketi Goldman Sachs, yaşanan enerji sıkıntıları nedeniyle Çin ekonomisine yönelik 2021 büyüme tahminini yüzde 8,2’den yüzde 7,8’e düşürdü.
Fiyatlardaki artışın salgına bağlı nedenleri var
Arz-talep dengesizliği sonucunda zirveyi gören enerji fiyatlarından küresel ekonomik aktivite ve tedarik zinciri olumsuz etkilenirken, enerji arzını sürdürülebilir kılmak için yüksek fiyattan ithalat yapmak zorunda olan ekonomilerin kırılganlıklarının artabileceği öngörülüyor.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Dönüşüm Etkisi ve Küresel Ekonomi Direktörü Alexander Plekhanov, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enerji fiyatlarındaki artışın salgına bağlı nedenleri olduğunu söyledi.
Plekhanov, Kovid-19 kısıtlamalarının uygulandığı dönemde enerji tüketiminin düştüğüne işaret ederek, normalleşmenin etkisiyle özellikle hizmet ve imalat sektörlerinde artan talep karşısında arzın yetersiz kalmasıyla fiyatların en yüksek seviyeye ulaştığını ifade etti.
Öte yandan, nüfus ve enerji talebinin büyüdüğünü fakat iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında fosil yakıt yatırımları azaldığı için talebin yetersiz kaldığını belirten Plekhanov, şöyle konuştu:
“Daha fazla enerjiye ihtiyacımız var. Bu enerjinin yenilenebilir kaynaklardan gelmesini istiyoruz ama yenilenebilir kaynaklardaki üretim hava koşullarına bağlı olarak değişebiliyor. Örneğin, eylülde Avrupa’da rüzgârdan üretim çok azdı ve aniden bu düşüşü telafi edecek başka bir kaynaktan enerjiye ihtiyaç duyduk. Bu da söz konusu dar boğazı oluşturdu. Yeni petrol veya doğal gaz yatırımı yapmayınca, bu kaynaklar da daha pahalı hale geliyor. Eğer gerçekten iklim değişikliğini önlemek ve yeşil enerji dönüşümünü sağlamak istiyorsak, fosil yakıtların enerjisinin daha pahalı hale gelmesi gerekiyor ki artık kullanılmasın. Bu pahalılığı da bir şekilde finanse etmek gerekiyor. Bunun için vergiler toplanabilir ve bu vergiler yeşil enerjinin finansmanında kullanılabilir ya da daha fazla kirleten daha fazla vergi ödeyebilir. Bundan sonraki süreçte politikaların ilerlemesi gereken nokta burası.”
Plekhanov, arzdaki dar boğaz nedeniyle oluşan yüksek enerji fiyatlarının ülkelerin ekonomik büyümelerini farklı şekillerde etkileyeceğine dikkati çekerek, “Yüksek fiyatlar, Rusya gibi ekonomisi enerji gelirlerine bağlı ülkelere fayda sağlayacaktır. Bu ülkelerin ekonomik büyümelerine ilişkin öngörülerde yukarı yönlü revizeler olabilir. Diğer yandan, bu fiyatlar gayri safi yurt içi hasılasında enerji giderleri önemli yer tutan zayıf ekonomileri ise negatif etkileyecek.” dedi. (AA)