Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (Centre for Research on Energy and Clean Air, CREA) tarafından gerçekleştirilen analiz, yaşanan doğal gaz krizinin ilk üç ayında (Temmuz-Eylül), elektriğin sıfır karbonlu kaynaklardan üretilmesinin, Avrupa Birliği (AB) genelinde 33 milyar avro değerinde doğal gaz tüketimini önlediğini ortaya koydu.
Bu durum aynı zamanda İngiltere’de 2,3 milyar avroya denk gelen doğal gaz tüketiminin önlendiğini gösteriyor. Yılın üçüncü çeyreğinde bölgedeki sıfır karbonlu elektrik üretiminin payının yüzde 66’ya ulaşması, ithalatının daha düşük gerçekleşmesini sağlıyor. Bölgede sıfır karbonlu kaynaklardan üretilen elektriğin tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşması aynı zamanda elektrik kesintilerinin gerçekleşmemesine imkân sağlıyor.
Avrupa ve İngiltere’deki elektrik fiyatları son aylarda oldukça artmış durumda. Bu artışın nedenleri arasında, elektrik talebinin salgın öncesindeki seviyesine geri dönmesi, kömür, doğal gaz ve karbon emtialarında yaşanan fiyat artışı, Avrupa’daki sınırlı yakıt rezervleri ve ihracatçı ülkelerin bu emtiaların ithalatında yaşadığı gecikmeler yer alıyor.
Eylül ayının son haftasında bu emtialar tüm zamanların en yüksek seviyesinde işlem gördü. Avrupa’ya ithal edilen kömürün işlem gördüğü fiyat ton başına 233 dolar olarak gerçekleşti. Doğal gaz ithalatı ise 92 avro/MW olarak gerçekleşti. CO2 emisyonlarının fiyatı ise ton başına yaklaşık 65 avroya ulaştı.
AB ve İngiltere’de enerji piyasalarındaki fiyat istikrarsızlığı, fosil yakıt ithalatına bel bağlamanın riskli ve pahalı olduğuna önemli bir zamanda dikkat çekiyor. Bu süre zarfında, Avrupa’daki birçok ülkede yenilenebilir kaynaklar, üretim çıktıları fosil yakıtlara göre daha düşük olmasına rağmen, talebin önemli kısmını karşıladı. Bu kaynakların elektrik üretiminin önemli bir kısmını karşılaması sonucunda, daha fazla doğal gaz ithal edilmesinin önüne geçildi.
AB’de rüzgâr ve güneş elektrik üretiminin yüzde 28’ini karşılıyor
AB’deki rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücü, Temmuz-Eylül döneminde ortalama 50 GW’lık elektrik üretti. Bu kaynaklar, toplam elektrik üretiminin yüzde 28’ini karşılayarak, tarihte görülmemiş seviyeye ulaştı.
Nükleer santraller 76 GW’lık elektrik üreterek, toplam üretimin yüzde 21’ini karşıladı. Güneş, rüzgâr ve nükleer santrallerinden üretilen elektriğin toplamı, 126 adet büyük ölçekli kömür ya da doğal gaz santralinden elde edilecek elektriğe ulaştı.
Bu durum, toplam elektrik üretiminde doğal gazın payının yüzde 26’ya, kömürün payının ise yüzde 13’e gerilemesine yol açtı. Sıfır karbonlu santrallerde üretilen elektriğin doğal gazdan karşılanması, rekor seviyedeki doğal gaz fiyatı göz önünde bulundurulduğunda, doğal gaz ithalatı için ödenen bedelin 26 milyar Euro artması anlamına geliyor. Hidroelektrik santrallerde üretilen elektrik ise bu faturanın 7 milyar Euro azalmasını sağlıyor. Bu rakamlar, artan talep sonucunda yakıt fiyatlarında artışı varsaymaması nedeniyle, muhafazakâr bir rakamı temsil ediyor.
1 yorum
Özellikle Paris İklim Anlaşması’nın imzalanmasının ardından Güneş kaynaklı yenilenebilir enerji enerji üretiminde daha fazla teşvik ve hibeler sağlanabileceğini düşünmekteyiz. Son günlerde gündeme gelen enerji sorunlarını ülkemizde de yaşamamaka dına, doğalgaz kaynaklı ısınmadan güneş kaynaklı ısınmaya geçmemiz şart. Bu konuda biz de tüm tecrübemizi kullanacağız.