Araştırma ayrıca sistemin enerji gereksinimlerini ve tüketici maliyetlerini düşürürken, milyonlarca istihdam yarattığı ve arazi gereksinimlerini azalttığını da açıklıyor. Araştırmada 2050 ve 2051 yıllarında elektrik, ulaşım, binalar ve sanayi sektörlerinde enerji dönüşümünü öngörülürken, çalışmanın baş yazarı Mark Z. Jacobson ve diğer yazarlara göre senaryo göründüğü kadar zorlayıcı değil.
Araştırmacılar, 50 ABD eyaleti için bir önceki 2015 yenilenebilir enerji yol haritası çalışmasını genişleterek, iki yıl boyunca her 30 saniyede bir sürekli artan enerji talebinin nasıl karşılanacağını incelediler. İzole edilmiş Alaska ve Hawaii ile birbirinden uzak ve farklı hava koşullarına tabi büyük eyaletler olan California, Texas, New York ve Florida olmak üzere altı ayrı eyalet için simülasyonlar yürüttüler.
Senaryoları, hiçbiri yeni arazi gerektirmeyen açık deniz rüzgâr türbinlerinin ve çatıdaki güneş panellerinin yanı sıra karadaki rüzgâr türbinlerinin, güneş enerjisi panellerinin ve konsantre güneş enerjisi santrallerinin devasa ölçekte büyütülmesini öngörüyordu. Senaryolar ayrıca bazı yeni jeotermalleri içeriyor, ancak yeni hidroelektrik altyapısı yok. Genel olarak, şu anda ABD topraklarının yüzde 1.3’ü fosil yakıt endüstrisi kaplarken, yeni elektrik sistemlerinin yaklaşık yüzde 0.84’ünü kaplayacağını buldular. Bu senaryolar altında, araştırmacılar ayrıca, hane başına yıllık enerji maliyetlerinin, her zamanki gibi bir iş senaryosuna göre yaklaşık yüzde 63 daha az olduğunu buldular. Bazı eyaletlerde maliyetler yüzde 79’a kadar düştü.
Çalışmanın bir diğer önemli bir bulgusu da, uzun süreli bataryaların şebekeyi sabit tutmak için ne gerekli ne de yardımcı olduğuydu. Bunun yerine, dört saat veya daha kısa depolama süreleri olan mevcut bataryaları birbirine bağlayarak şebeke kararlılığı elde edilebilir. Kısa süreli bataryaların birbirine bağlanması, art arda kullanıldıklarında uzun süreli depolama sağlayabilir. Ayrıca kısa süreler için yoğun talep piklerini karşılamak için eş zamanlı olarak deşarj edilebilirler.
Çalışma ayrıca, tamamen temiz, yenilenebilir bir şebeke kurmanın ve çalıştırmanın, inşaat ve bileşen üretimi gibi çeşitli enerji sektörlerinde yaklaşık 4,7 milyon uzun vadeli, tam zamanlı iş ve ayrıca mağazalarda, restoranlarda ve diğer işletmelerde dolaylı istihdam yaratabileceğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar 2050’de, daha temiz havanın yılda yaklaşık 53 bin 200 kişiyi kirlilikle ilgili ölümlerden ve milyonlarca kişiyi kirlilikle ilgili hastalıklardan kurtaracağını ve sağlık maliyetlerinde yılda yaklaşık 700 milyar dolar tasarruf sağlayacağını da buldu.
Araştırmaya göre, temiz, yenilenebilir bir şebeke sayesinde Kaliforniya ve Teksas’taki elektrik kesintilerinin düşük maliyetle önlenebileceğini öne sürüldü. Bunun bir nedeni, tüm enerji sektörlerini elektriklendirerek ve elektriğe temiz, yenilenebilir enerji sağlayarak enerji gereksinimlerinin Kaliforniya’da yüzde 60 ve Teksas’ta yüzde 57 azalmasıdır. İkinci bir neden ise, rüzgâr esmiyorken, gün boyunca genellikle güneş parlıyor ve bunun tersi de geçerli, bu nedenle her ikisini de kullanmak arz ile talebi karşılamaya yardımcı oluyor. Üçüncü olarak, insanlara mali teşvikler vererek günün belli saatlerinde elektrik kullanımını sınırlandırmak zirve zamanını kaydırmaya yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra depolamayı kullanmak, rüzgâr ve güneş enerjisi olmadığında arz boşluklarını doldurmaya yardımcı olur. Ayrıca soğuk havalarda rüzgâr ortalama olarak daha güçlüdür, bu nedenle artan rüzgâr enerjisi, bina ısı talebindeki kış zirvelerini karşılarken, mevsimlik yeraltı ısı depolaması da, kışın ısı talebini karşılayabilir.