Oxford Üniversitesi Çevre Değişikliği Enstitüsü tarafından Afrika çapında yapılan bir araştırmaya göre, ağırlıklı olarak güneş ve rüzgâr santrallerine yapılacak stratejik yatırımlar bölgede, enerji güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamanın anahtarı olabileceğini ortaya koyuyor.
Çalışma ayrıca, Afrika genelinde yenilenebilir enerji dağıtımını hızlandırmak ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak için gereken finansmana erişimi iyileştirmede çok taraflı kurumların ve kalkınma bankalarının oynayabileceği önemli rolü tartışıyor.
Mısır, siyasi istikrarı, arazi uygunluğu, şebeke güvenilirliği ve çok yüksek yıllık ortalama güneşlenme nedeniyle kamu hizmeti ölçeğinde güneş enerjisi projelerine yatırımlar için uygun bir ülke olarak belirlendi.
Çalışmaya göre, Mısır’da belirlenen uygun yerlerde üretilen güneş enerjisi, gaz kullanılarak üretilen enerjiden birim başına yüzde 29,7 daha az maliyetli olacak. Bu da, sera gazı emisyonlarındaki azalmaya ek olarak kamu hizmetleri için daha düşük işletme maliyetleri anlamına da gelecek.
Çalışma, Güney Afrika’daki çok yüksek rüzgâr hızlarının, rüzgâr enerjisi gelişimi için ülkeyi öne çıkarıyor. Çalışmaya göre, Güney Afrika’da rüzgâr santralleri inşa etmenin seviyelendirilmiş maliyeti, kömürle çalışan elektrik santralleri inşa etmekten yüzde 16.7 daha düşük.
Konuya ilişkin açıklama yapan Oxford Üniversitesi’nde Enerji Ve İklim Politikası Profesörü Nick Eyre, “Kıtadaki yatırımlar, özellikle Sahra Altı Afrika’da, şebeke ölçeğinde yenilenebilir enerji yatırımlarını ele almak için şebeke altyapısını ve güvenilirliği geliştirmeye yönelik olmalıdır.” diyor.
Raporun başyazarı Dr Jay Doorga ise şunları ekliyor: “Bağışçılar arasındaki koordinasyon ve önemli bir etki yaratmak için nereye yatırım yapılacağına dair bilgi çok önemlidir. Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası bulguları dikkate almalıdır.”