Dünya nüfusunun yarısının şehirlerde yaşadığı günümüzde, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele ve enerji verimliliğinin sağlanması konusunda şehirlerde yeni, sürdürülebilir teknolojilerin kullanılması yaşanabilir şehirlere ulaşmak için elzem durumda.
Yaşanabilir şehirler ve temiz enerji sürdürülebilir bir dünyanın vazgeçilmezi olurken, WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler de bu kapsamda kirliliği azaltmak, halk sağlığını iyileştirmek, karbon salımını azaltmak ve güvenli ve erişilebilir kamusal alanlar yaratmak için çalışmalar yürütüyor.
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Dr. Güneş Cansız, kurumun dünyada ve Türkiye’de sürdürülebilir şehirlere ulaşma konusunda yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verirken, sürdürülebilir şehirlerin bir ihtiyaç değil zorunluluk olduğuna dikkat çekiyor.
WRI dünyada ve Türkiye’de neler yapıyor?
1982 yıl itibarıyla çalışmalarımıza başladık. Uluslararası bir enstitüsü ve sürdürülebilir şehirler konusunda çalışıyoruz. Türkiye’de de 2015 yılı itibarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sürdürülebilir şehirler hedefiyle sürdürülebilir ulaşım, kentsel gelişim, binalarda ve ulaşımda enerji verimliliği konularında çalışıyoruz.
Sürdürülebilirlik neden önemli ve sürdürülebilir şehirlere ulaşmak için neler yapılması gerekiyor?
Aslında sürdürebilir şehirler dediğimiz gibi bizim de hedefimiz ve çalışma alanımız. Özellikle son yıllarda dünyanın yaşadığı iklim krizi nedeniyle sürdürülebilir şehirler artık ihtiyaç değil zorunluluk haline geldi. Dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor. Özellikle de önümüzdeki 30 yıllık projeksiyona bakıldığında bu nüfusa iki buçuk milyar daha insan katılacak ve bu insan sayısıyla birlikte bir milyardan fazla aracın da şehirlere ekleneceğini biliyoruz. Şu anda hâlihazırda dünyadaki kaynakların yüzde 60’ı ve 80’i şehirlerde tüketiliyor. Aynı zamanda da emisyonların yüzde 75’inden fazlası şehirlerden salım yapılıyor. Bu nedenle de bahsettiğim ekstra iki buçuk milyar nüfus ve bir milyardan fazla aracın eklenmesiyle şehirler daha fazla yaşanamaz hale gelecek. Bu nedenle iklim krizinin ana nedeni de şehirler, çözümü de şehirler.
Sürdürülebilir şehirleri de bir ekosistem olarak düşünürsek tüketilen kaynak ne kadar azaltılırsa çıktı da o kadar azaltılır. Sürdürülebilir bir döngüden bahsediyoruz. Biz burada kaynak olarak elektriği, suyu, gıdayı alabiliriz. Çıktı olarak da emisyonları alabiliriz. Bu nedenle enerjiyi daha az tüketen ve emisyonları daha az çıkaran şehirleri sürdürülebilir şehirler olarak tanımlayabiliriz.
Temiz enerji sürdürülebilir şehirlere ulaşmaya nasıl katkı sağlıyor?
Sürdürülebilir şehirler hedefi altında şehirlerde üç ana emisyon kaynağı sektör var: Binalar ulaşım ve sanayi. Ne yazık ki bu üç sektör de fosil yakıt kullanan sektörler.
Bu sadece Türkiye özelinde değil, dünyada fosil yakıtın en çok kullanıldığı ve şehirlerde çok emisyona sebep olan sektörler. Bu üç sektördeki yenilenebilir enerji payı artırıldığında şehirlerdeki hem hava kalitesi hem besin hem su kirliliği ortadan kalkar ve iklim krizinin de önüne geçilmiş olur. Yenilenebilir enerji dediğimizde hidroelektrik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyokütleyi ele alıyoruz. Türkiye aslında doğal kaynaklar açısından çok avantajlı. O yüzden bu yenilenebilir enerji kaynakları açısından Türkiye’de pek çok olanak var zaten. Hâlihazırda elektrik kurulu gücünün yüzde 50’den fazlası yenilenebilir kaynaklardan geliyor.
Sadece bizim bu payı artırmamız lazım. Bu yüzde 50 elektrik kurulu gücünün yüzde 30-35’i hidroelektrikten geri kalanı rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyokütleden. Bu yüzde 20’lik doğal kaynaklı temiz enerjiye daha fazla yatırım ile yenilenebilir enerji payına artırırsak şehirlerde çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale gelebilir.
Özellikle fosil yakıtın insan hayatına etkisini de belirtmek istiyorum; Dünya Sağlık Örgütü’nün şehirler için belirlediği minimum hava pm kalitesi değerine bakıldığında ne yazık ki Türkiye’de sadece Rize geçer not aldı. Dünyada her yıl yedi milyondan fazla kişi kötü hava koşulları nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’de her yıl 30 bine yakın kişi kötü hava kaynaklı nedenlerle hayatını kaybediyor. Bu nedenle de yenilenebilir enerji sürdürülebilir şehirler için bir ihtiyaç değil zorunluluk.
Enerji verimliliği konusunda WRI neler yapıyor? Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle bizim bu konuda 2021 yılında başladığımız ve hâlihazırda devam eden bir projemiz var. CEF Küresel Çevre Fonu fonlanan, WRI, UNEP, Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın ortak olduğu bir proje. Türkiye’de ve Kolombiya’da eş zamanlı yürütülüyor.
Türkiye’de hem ulusal hem uluslararası anlamda hem ulusal hem yerel anlamda sıfır karbon binalar yol haritası hazırlıyoruz. Bunu da Çevre Şehircilik Bakanlığı ile ulusal anlamda hazırlıyoruz. Yerelde de iki pilot şehir olarak Gaziantep ve Konya özelinde eylem planlarını ve ihtiyaçlarını analiz edeceğiz. Böylece 2023 yılında Türkiye’nin sıfır karbon binalar yol haritası hem yerel hem ulusal olarak hazırlanmış olacak.
Bunun yanında Türkiye’de 2017-2023 yıllarını kapsayan enerji verimliliği eylem planı hazırlandı. Bu aslında çok iddialı ve çok güçlü bir eylem planı. Aynı Avrupa Birliği’ndeki dahilindeki 2007 yılında bir enerji verimliliği direktifi vardı o hatta geçen yıl güncellendi ve birincil elektrik tüketimi gitmek neler ve nihai elektrik tüketimi anlamında belirli hedefler yüzde 36 ve yüzde 39’a çıkarıldı. Türkiye’de de birincil elektrik tüketimi yüzde 14 ve daha da düşürülmesi 2023 sonuna kadar hedef olarak belirlendi. Aynı zamanda dünyada gelişmiş ülkelerde çeşitli sektör bazlı kotalar, taahhütler, enerji etiketleri belirli zorunluluklar var. Türkiye’de de Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile kamu binaları için 2023’ün sonuna kadar yüzde 15 daha enerji tüketiminin azaltılması hedefi var.
Onun haricinde yine büyükşehir belediyeleri için yerel iklim değişikliği eylem planları hazırlanması zorunluluğu geldi. Aynı zamanda enerji birimi kurulacak büyükşehir belediyelerinin altına ve aynı zamanda bu birimin başına sertifikalı enerji yöneticisi konulacak. Aslında bunların hepsi enerji verimliliği konusunda ülkemizde son 5-10 yıl içinde atılan önemli adımlar. Ancak planların hazırlanması bu hedeflerin konulması çok önemli ama bu hedeflere ulaşmak için de doğru uygulamalar özellikle katılımcılık süreçleri çeşitli sektördeki paydaşları, şehirlileri dahil ederek bilinçlendirme iletişim kampanyalarıyla da bu süreç beslenmeli.
Yerel yönetimlerin sürdürülebilir şehirlere ulaşmadaki bakış açısı nasıl?
Az önce de belirttiğim gibi son 5 yılda özellikle enerji eylem planı Cumhurbaşkanı Genelgesiyle yerel yönetimlerin bu konudaki çalışmaları hızlandı. Özellikle yerel iklim değişikliği eylem planları, bunun dışında çeşitli mevcut ulaşım planlarını sürdürülebilir planlara çevirme, sera gazı envanter emisyonları gibi direkt iklim değişikliğine etki eden önemli planlar, çalışmalar, hedefler koyuyorlar. Bunun haricinde belediye başkanları çeşitli global ağlara üye oluyorlar. Burada da iklim hedefine yönelik çalışmaları deneyimleri paylaşıyorlar ve bunlar çok önemli adımlar. Bu anlamda diğer dünyadaki ülkelerle eşlenik olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sadece bu şu anda pek çok şehirde bu planlar yapım aşamasında. Önemli olan bu planlar yapıldıktan sonra doğru şekilde uygulanması ve uygulamaların da yine data analizleriyle takip edilmesi ve uygulamaların planlarının da sürdürülebilir şekilde devamlılığı önemli olan.
Sürdürülebilir ulaşım enerji verimliliğinin sağlanması ve sürdürülebilir şehirlere ulaşmada nasıl bir rol oynuyor?
Ulaşım dediğimizde kent içi ulaşım kastediyoruz. Burada özellikle bireysel motorlu araçları değil, toplu taşıma, bisiklet, yürüme ve e-scooterları anlıyoruz. Biz insanların fiziksel olarak da aktiviteye katıldığı bisiklet ve yürümeye aktif ulaşım diyoruz. Bunların haricinde toplu taşıma kullanımını da teşvik ediyoruz. Çünkü şehirlerde bireysel araç kullanımı özellikle de şehirlerimizdeki pek çok araç fosil yakıtlı olduğu için şehrin yaşanamayacak şekilde hava kalitesine kirlenmesine ve aynı şekilde emisyonların da artmasına neden oluyor. Bu nedenle ilk önce bireysel araç sahipliğinden toplu taşımaya yönlendiriyoruz. Bundan sonraki adımlar olarak da özellikle A-Z noktası evimiz işimiz arası güzergahlarda toplu taşıma haricindeki kısa 1-5 km arasındaki noktalarda da bisiklet ve yürüme öneriyoruz. Çünkü biliyoruz ki Türkiye’deki şehirler A’dan Z’ye yani evimizden iş yerimize giderken tamamen bir bisiklet yolu güzergâhı şeklinde ilerleyebileceğimiz rotalar değil. Aynı şekilde yürümeden pek çok ya ve kesintiye uğruyor. Bu nedenle öncelikle bireysel araçlarımızı terk ediyoruz ve toplu taşımaya biliyoruz. Toplu taşımaya erişme noktalarında da yürüme ve bisiklet. Bu anlamda son yıllarda şehirler özellikle yerel yönetimler ve büyükşehir belediyeleri bisikletli paylaşım sistemleri aynı şekilde e-scooter paylaşım sistemleri ile ilgili yönetmelikler hazırladılar. Kullanım konusunda, katılımcılık anlamında farkındalık yaratma anlamında çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu yine sürdürülebilir şehirler kavramının altındaki aslında en önemli komponentlerden biri. Özellikle de toplu taşımada da daha az emisyon kaynağı olan raylı sistemlerin tercih edilmesi noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biz WRI olarak da sürdürülebilir şehirler hedefine ulaşmak için merkezi ve yerel yönetimlere yani bakanlıklar ve yerelde de şehir yönetimlerine toplu taşıma, bisiklet yolları, yürüme ve erişilebilirlik konularında çeşitli planlar hazırlamaları, pilot projeler yapmaları ve bunların sayısal olarak da sonuçlarını ölçümlendirmeleri ve iletişim kampanyalarıyla halkı, paydaşları sürece dahil ederek bu planların uygulanmasını ve kabul edilmesinin sağlanması noktasında destek veriyoruz.
Şu anda gündemde olan Rusya-Ukrayna krizi aslında yenilenebilir enerjinin coğrafya tanımadan ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Bu anlamda da aslında sürdürülebilir şehirlerin, enerji verimliliğinin, iklim hedeflerinin gerçekten bir ihtiyaç, bir lüks değil, bir zorunluluk olduğu, geleceğimizin tamamen artık şu anda atacağımız doğru adımlarla yönleneceğini görüyoruz. Biz de bu anlamda, özellikle binalar konusundaki bu sıfır karbon projemizle Türkiye’nin yol haritasının hazırlanması ve diğer şehirlerde özellikle bisiklet, yürüme, toplu taşımayı teşvik eden projelerimiz ile merkez ve yerel yönetimlerle bu ajandaya sürdürebilir şehirler hedefiyle hizmet etmeye çalışıyoruz.