Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı bir makaleye göre, elektrikli araç satışları, 2022’de dünya çapında yüzde 60’tan fazla artarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Yine de elektrikli araçlar, toplam yeni otomobil satışlarının yalnızca yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturuyor.
Makalede belirtildiği üzere, hükümetlerin elektrikli araçların benimsenmesini teşvik etmek ve buna hazırlanmak için daha fazlasını yapması gerekiyor. Ulusal hükümetler, bu dönüşümü yönlendiren en önemli kaldıraçların çoğunu kontrol ediyor ancak şehirler de önemli bir rol oynuyor.
Oslo, Londra, Los Angeles ve sayıları giderek artan diğer şehirler, kritik şarj altyapısına yatırım yapıyor ve vergi indirimleri gibi finansal teşviklerin yanı sıra ücretsiz otopark ve özel yol erişimi avantajlar sağlıyor.
Bazı ülkeler ve ABD eyaletleri önümüzdeki 10 ila 15 yıl içinde yeni içten yanmalı motorlu araçların satışını yasaklamayı kabul ettiğinden, elektrikli araçlara olan talep önümüzdeki yıllarda artabilir.
Oliver Wyman Forum tarafından 10 ülkede yapılan yakın tarihli bir ankete göre, her 10 kişiden yaklaşık dördü bir sonraki kişisel arabalarını elektrikli araç olarak almayı veya kiralamayı planladıklarını söyledi. Ankete katılanlardan elektrikli araç alma planları en fazla Almanya’dan ilgi gördü.
Ankete göre, elektrikliye geçip geçmemeyi düşünen tüketiciler için en önemli faktör şarj istasyonlarının mevcudiyeti olurken, tek şarjla ne kadar uzağa gidebilecekleri de öne çıktı. Ankete göre, “menzil kaygısı” azalıyor, ancak “şarj kaygısı” artıyor çünkü altyapı düzensiz ve genellikle güvenilmez durumda.
Altyapıya yatırım
Makalede belirtildiği üzere şehirler, tüm mahallelerde yeterli altyapının mevcut olmasını sağlayarak elektrikli araçların benimsenmesini teşvik etmede önemli bir rol oynayabilir. Kendi garajları veya araba yolları olan insanlar gerekli şarj altyapısını ekleyebilirken, sokağa park edenler genellikle az bulunan, kullanılan ve normal elektrik tarifelerinden daha pahalıya mal olabilen halka açık şarj cihazlarına güvenmek zorunda kalıyor.
Önde gelen şehirler zaten yeterli erişimi sağlamaya çalışıyor. Örneğin Los Angeles’ta 3 bini halka açık olan 18 binden fazla ticari şarj cihazı bulunuyor ve bu seçenekleri genişletmek için de çalışmalar devam ediyor.
Amsterdam, şarj altyapısını önemli ölçüde genişletmenin yanı sıra, emisyonsuz taksiler için park ayrıcalıkları ve sübvansiyonlar dahil olmak üzere ticari filolar ve özel mülk sahiplerinin elektrikli araçların benimsemesini teşvik etmek için çeşitli sübvansiyonlar ve düzenlemeler sağlıyor.
Birçok şehir, işletmelerin halka açık daha fazla şarj cihazı kurmasını sağlayarak erişimi artırıyor. Tucson, Arizona gibi yerler, geliştiricilerin bir proje inşa ederken hızlı şarj istasyonları kurmasını veya bunlara yer bırakmasını sağlamak için yeni bina kodları ve imar kuralları kullanıyor.
Mali teşvikler
Son yıllarda fiyat düşüşlerine ve daha fazla model seçeneğine rağmen maliyet, elektrikli araç sahipliğinin önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.
Kentsel Hareketlilik Hazırlık Endeksi’nin Sürdürülebilir Hareketlilik sıralamasında birinci olan Oslo, dünyanın ilk sıfır emisyonlu şehirlerinden biri olmayı hedefliyor. Bunun için pek çok teşvik sunarken, elektrikli araç sürücülerinin daha düşük yol geçiş ücreti ve vergileri ödemesini sağlıyor.
Londra, şarj altyapısına yatırım yapıyor ve elektrikli araç sürücülerine farklı teşvikler sağlıyor. Örneğin, onları bu yıl tüm Londra ilçelerine yayılan ULEZ (Ultra Düşük Emisyon Bölgeleri) için alınan ücretlerden muaf tutuyor.
Birden fazla Çin şehri, bireyleri benzinli arabalarını elektrikli araçlarla değiştirmeye teşvik etmek için – nakit sübvansiyonları ve ücretsiz otopark dahil – teşvikler sunuyor.
Yaşam kalitesi teşvikleri
Bazı şehirler, elektrikli araç sürücülerine kolaylık sağlayan farklı avantajlar da sunuyr. Örneğin Oslo’da elektrikli araç sürücüleri ücretsiz park yeri ve otobüs şeritlerine erişim hakkı kazanıyor.
Makaleye göre, daha az kaynağa sahip şehirler, yaşam kalitesi teşvikleri sağlayarak benimsemeyi teşvik edebilir. Örneğin Mexico City’de elektrli araç sürücüleri, belirli günlerde araç kullanmayı kısıtlayarak emisyonları azaltma çabası olan ‘Hoy No Circula’ sürüş kısıtlamalarının dışında tutuluyor. Sürücüler ayrıca halka açık birçok yerde tercih ettikleri park yerlerini kullanabiliyorlar.