Binaların ısıtılması, AB’de nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ını ve enerjiyle ilgili sera gazı (GHG) emisyonlarının yüzde 36’sını oluşturuyor. Bunların içinde konutlar, nihai enerji tüketiminin yaklaşık üçte ikisini ve sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyor.
JRC’nin Isı Pompası Dalgası: Fırsatlar ve Zorluklar raporu, ısı pompalarının büyük ölçekte üretilmesinin ve kurulmasının potansiyel etkisini ele alıyor.
Rapora göre, gGenel olarak engeller olsa da, fosil yakıtlı kazanlardan elektrikle çalışan ısı pompalarına geçişin yalnızca gezegen için daha sağlıklı olmayacağı, aynı zamanda AB enerji güvenliğini güçlendireceği ve genellikle ısıtma faturalarını düşüreceği sonucuna varıyor. Konut ısıtması için ısı pompalarının hızlı bir şekilde alınması ihtiyacı, yeni işlerin yaratılması için fırsat sunuyor ve aynı zamanda yeterli sayıda kalifiye profesyonel sağlamak için bir havuz yaratılmasını gerektiriyor.
Avrupa Isı Pompası Derneği, 2030 yılına kadar 500 bin ek vasıflı işçiye ihtiyaç olduğunu tahmin ederken, Avrupa Isıtma Endüstrisi bunun 750 bin yeni iş olacağını tahmin ediyor.
AB’nin binalar ve ısı pompaları pazarı
AB, REPowerEU eylem planı doğrultusunda 2030’dan önce fosil yakıtların kullanımını ve Rusya’nın petrol arzına bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. AB’nin bu amaca ulaşmak için tasarladığı iklim politikalarının merkezinde, enerji tüketimi ve sera gazı emisyonlarındaki yüksek payları dikkate alındığında, binalardaki ısıtmanın enerji performansının iyileştirilmesi ihtiyacı yer almaktadır.
2021’de ısı pompaları, AB ülkeleri arasında eşit olmayan bir şekilde dağılmış olsa da, alan ısıtma sistemleri için kullanılan tüm evsel bireysel ısıtma sistemlerinin yüzde 21,5’lik pazar payını oluşturuyordu. Finlandiya yüzde 97’lik bir pazar payına sahipken, Almanya ve Hollanda sırasıyla yalnızca yüzde 16 ve yüzde 13’lük bir pazar payına sahipti.
Analiz, elektrik üretim karışımı ve elektrik fiyatları açısından artan elektrik talebi nedeniyle elektrik şebekeleri üzerindeki ek yükün nispeten makul olacağını ve akıllı kontrollerin entegrasyonu ile daha da azaltılabileceğini gösteriyor.
AB’de konut binalarında yaklaşık 68 milyon gaz ve 18 milyon akaryakıt kazanı olduğu düşünülürse, ısı pompalarının hızlı bir şekilde büyütülmesi gerekli, ancak bu bazı zorluklar da oluştruyor. Toplam 86 milyon fosil yakıtlı konut kazanının 30 milyonunu ısı pompalarıyla değiştirmek, bu hanelerin nihai enerji tüketimini yüzde 36 ve karbon emisyonlarını yüzde 28 oranında azaltabilir.
Bu iddialı hedef aynı zamanda Avrupa ısı pompası endüstrisi için bir fırsat sunuyor. Köklü ve yenilikçi olan endüstri, çeşitli ısı pompası segmentlerinde de dünyada öncü konumunda. Rapora göre, AB şu anda inovasyonda güçlü bir konuma sahip, ancak özellikle değer yaratma giderek dijitalleşmeye ve sistem entegrasyonuna doğru ilerlerken, bu avantajı korumak için çaba gösterilmesi gerekiyor. Ayrıca, özellikle Çin’den gelen rekabet artıyor.
Isı pompaları, AB’nin karbondan arındırma hedeflerine ve 2030 yılına kadar Rusya’nın fosil yakıtlarından bağımsızlığına ve ayrıca daha düşük enerji faturaları nedeniyle enerji yoksulluğuyla mücadele etme hırsına ulaşmak için çok önemli bir çözüm olarak ortaya çıkıyor.
Avrupa Komisyonu, bu teknolojinin dağıtımını kolaylaştırmak ve hızlandırmak için Isı Pompası Eylem Planı üzerinde şu konularda çalışıyor:
- Komisyon, AB ülkeleri ve sektör arasındaki ortaklığı güçlendirmek,
- Tüm ilgi gruplarıyla iletişimi geliştirmek ve ısı pompalarının piyasaya sürülmesi için beceri ortaklığını kolaylaştırmak,
- Elverişli bir düzenleyici ve politika çerçevesi ve erişilebilir finansman sağlamak.