İklim Değişikliği Başkanlığı’nın yayınladığı çalışma sonuçlarına göre ortaya çıkan tabloda demir-çelik sektörünün Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan (SKDM) en çok etkilenecek, çimento sektörünün ise en çok etkilenecek ikinci sektör olacağı tahmin ediliyor. Model sonuçlarına göre, ulusal karbon fiyatlandırma uygulamasının SKDM maliyetlerini düşüreceği raporda belirtiliyor.
Rapora göre, AB’ye ihraç edilen hedef ürünlerdeki gömülü Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonları dikkate alınarak 75 Avro/tCO2e’lik bir SKDM ücreti varsayıldığında sanayiye yönelik potansiyel yıllık SKDM maliyetleri 2027 yılında 138 milyon avroya ulaşıyor. Öte yandan SKDM ücretinin 150 Avro/tCO2e’ye yükselmesi halinde bu maliyetlerin 2032 yılına kadar yıllık 2,5 milyar avroya yükselebileceği tahmin ediliyor. Bunun da zaman içinde kapsanan sanayi kolları için artan bir SKDM ücreti yüküne sebep olacağı öngörüler arasında yer alıyor.
Raporda belirtildiği üzere, Türkiye’nin 20 Avro/tCO2e’lik bir ulusal karbon fiyatı uygulaması durumunda, potansiyel SKDM maliyetleri 2027 yılında yılda 56 milyon avroya düşecektir. 50 Avro/tCO2e düzeyinde daha yüksek bir ulusal karbon fiyatı senaryosunda, SKDM maliyetleri 2032 yılına kadar yıllık 1,08 milyar avroya düşecektir; yani SKDM maliyetleri 1,5 milyar avro azalacaktır.
Rapor, Türkiye’nin kendi ETS’sini uygulayarak, SKDM masraflarını dolaylı olarak üstlenmek yerine bu maliyetleri ETS gelirleri olarak içselleştirebileceğini ve bunların da daha düşük karbon emisyonu ile üretim teknolojilerinin seçimi ile AB ile ticarette ihracatçılara rekabetçilik konusunda bir adım önde olma fırsatı sağlayacağını belirtiyor.