Enstitü, bir meta çalışmada hidrojen üretimi ve ticaretine ilişkin çeşitli raporları analiz etti ve hükümetin şu anda geliştirmekte olduğu bir Alman hidrojen ithalat stratejisi için önerilerde bulundu. Saf hidrojen, boru hatları aracılığıyla bölgesel pazarlara ithal edilecek ve hükümet, komşu AB ülkeleri veya Norveç’ten yapılan ithalatı tercih ederken, çeşitlendirmeyi de sağlamalı. Amonyak veya metanol gibi hidrojen türevlerine yönelik pazar, bu ürünlerin gemilerle taşınabilmesi nedeniyle rekabetçi ve uluslararası hale gelecektir.
Fraunhofer ISI, Almanya’nın özellikle Japonya ve Güney Kore’yi (ithalat gereksinimleri yüksek olan diğer iki ülkeyi) “rakip ve aynı zamanda potansiyel işbirliği ortakları olarak” değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Yaklaşan strateji, e-kerosen, amonyak veya metanol gibi hidrojen türevlerinin özelliklerini dikkate almalıdır çünkü farklı ürünler farklı yaklaşımlar gerektirir. Yeşil hidrojen, çelik üretimi ve kimya endüstrisi gibi azaltılması zor birçok sektörün karbondan arındırılmasında önemli bir rol oynayacak. Ancak ne Almanya ne de Avrupa bir bütün olarak öngörülen talebin tamamını yerli üretimle karşılayabilecek. Bu nedenle, Avustralya, Afrika veya Güney Amerika gibi yenilenebilir elektrik üretimi açısından daha iyi potansiyele sahip dünya bölgelerinden ithalat yapmak, güvenilir bir tedarikin anahtarı olacaktır. Alman hükümeti, ülkenin gelecekteki yeşil hidrojen ihtiyacının yalnızca yüzde 30’unun yurt içinde üretilebileceğini varsayıyor. Yeşil hidrojen, suyun kendisini oluşturan parçalara (oksijen ve hidrojen) ayrıldığı elektroliz adı verilen bir işlemle üretiliyor ancak büyük miktarda yenilenebilir elektrik gerektiriyor.