Yazar: Dr. İlker ŞENGÜLER
Pillere yönelik küresel talep, öncelikle mobilitenin elektrifikasyonu, iklim değişikliğiyle mücadele nedeniyle dikkate değer bir artış yaşıyor. Bununla birlikte, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme çoğu zaman ilk tahminleri aşsa da, pil talep tahminleri pazar büyüklüğünü olduğundan düşük tahmin etme eğiliminde olup, sık sık yukarı yönlü revizyonlar yapılmasını gerekli kılıyor.
McKinsey, Global Battery Alliance (GBA) ve Systemiq tarafından hazırlanan “2030’da Sürdürülebilir Pil Değer Zinciri Vizyonu” başlıklı 2019 yılı raporunda, 2030 yılına kadar yıllık yüzde 25 büyüme ile 2,6 TWh pazar büyüklüğü öngörülüyordu. Ancak McKinsey Battery Insights ekibinin 2022’de yaptığı daha sonraki bir analizde, daha da şaşırtıcı bir büyüme öngörüsü gerçekleşti. Lityum iyon (Li-ion) pil zincirinin tamamında yıllık yüzde 30’luk bir artış, 2030’a kadar 4,7 TWh Pazar büyüklüğüne ulaşacağı bildirildi.
Pil endüstrisinin büyümesi çok sayıda çevresel ve sosyal fayda vaat ederken, aynı zamanda önemli zorlukları da beraberinde getiriyor. Pil üreticilerinin, kıtlığı önlemek için hem hammadde hem de ekipman açısından tutarlı tedarik sağlamaları, yatırımları stratejik olarak tahsis etmeleri ve sanayileşmeyi verimli bir şekilde büyütmeleri gerekiyor. Dahası, şirketlerin yüzeysel çevresel girişimlerin ötesine geçmesi ve kapsamlı karbonsuzlaştırma ve gerçek sürdürülebilirlik çabalarına bağlı kalmaları gerekiyor.
Ayrıca bu zorunluluklara yanıt verebilmek için pil üreticilerinin sürdürülebilirlik girişimlerine proaktif yaklaşımlar benimsemesi gerekiyor. Sektör, değer zinciri boyunca işbirliğine dayalı eylemleri, standartlaştırılmış süreçleri ve düzenlemeleri ve gelişmiş veri şeffaflığını benimseyerek sürdürülebilirliğe, döngüselliğe ve esnekliğe ulaşabilecektir. Sürdürülebilirliğe öncelik vermek, lider batarya oyuncularını rakiplerden ayırmakla kalmıyor, aynı zamanda çevreyi korurken değer de üretiyor. Burada özetlenen stratejilerin, McKinsey’in akü tedarik zincirine ilişkin vizyonu ve GBA’nın hedefleri ile uyumlu olduğu görülüyor.
Sonuç olarak, pil endüstrisi benzeri görülmemiş büyüme fırsatları ve zorlu zorluklarla birlikte devasa bir dönüşümün eşiğinde. Pil üreticileri, sürdürülebilir uygulamaları, döngüsel ekonomi ilkelerini ve işbirlikçi yaklaşımları benimseyerek yalnızca artan talebi karşılamakla kalmayıp aynı zamanda daha yeşil, daha dayanıklı bir geleceğin yolunu da açabilir. Pil endüstrisi, stratejik öngörü ve ortak eylemle, 2030 ve sonrasına kadar sürdürülebilir bir enerji ortamına doğru küresel geçişin ilerletilmesinde önemli bir rol oynayabilir.
https://ilkersenguler.blogspot.com/2024/02/surdurulebilir-temiz-enerj-icin-pil.html