Enerji geçiş mineralleri, rüzgâr türbinlerinden elektrikli araçlara kadar günümüzün pek çok temiz enerji teknolojisinin temel bileşenleri olurken, Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Çevre Programı’nın (UNEP) New York ofisi Başkanı Ligia Noronha , dünyanın hassas bir dengeleme eylemiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Enerji geçiş mineralleri, temiz enerji çağını ve gelişme fırsatlarını başlatmaya yardımcı olabilir. Ancak talebin aciliyeti ve ölçeği aynı zamanda sömürüye, insan hakları ihlallerine ve çevresel yıkıma da yol açabilir.” uyarısında bulunuyor. BM Çevre Asamblesi’nin (UNEA-6) yaklaşan altıncı oturumunda delegeler, sorumlu madencilik ve enerji geçiş minerallerinin sürdürülebilir kullanımını ele alacak.
Bu oturum öncesinde BM, enerji geçiş minerallerine yakından bakmak amacıyla yayınladığı makalede şu bilgilere yer veriyor:
Enerji geçiş mineralleri nedir?
Enerji geçiş mineralleri, yenilenebilir teknolojide kullanım için ideal olan, genellikle kayalarda bulunan, doğal olarak oluşan maddelerdir . Lityum, nikel ve kobalt, elektrikli araçlara güç veren piller gibi pillerin temel bileşenleridir. Nadir toprak elementleri rüzgâr türbinlerini ve elektrik motorlarını döndüren mıknatısların bir parçasıdır. Enerji nakil hatlarında bakır ve alüminyum büyük miktarlarda kullanılmaktadır.
Bu mineraller bütün dünyada bulunabilirken, çok az ülke ve şirket bunların çıkarılmasını kontrol ediyor. Çin, nadir toprak malzemelerinin çoğunu çıkarıyor. Endonezya en fazla nikeli çıkarıyor. Kobaltın çoğunu Kongo Demokratik Cumhuriyeti üretiyor. Birçok enerji geçiş minerali, bazıları dünyanın en az gelişmiş ülkeleri arasında yer alan, denize kıyısı olmayan gelişmekte olan bir grup ülkede de bulunuyor.
Enerji geçiş mineralleri pazarı ne durumda?
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2017 ile 2022 arasında lityum talebi üç katına çıktı, nikel talebi yüzde 40, kobalt talebi ise yüzde 70 arttı. Dünyanın yenilenebilir enerjiyi tamamen benimsemesi ve net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşması için, enerji geçiş minerallerinin kullanımının 2040 yılına kadar altı kat artması gerekecek. Bu, geçiş minerallerinin piyasa değerini 400 milyar ABD dolarının üzerine çıkaracaktır.
Enerji geçiş mineralleri pazarı potansiyel olarak çok büyük. Doğru politikalar ve önlemlerle bu maddelerin çıkarılması, yeni bir sürdürülebilir kalkınma çağını başlatabilir, istihdam yaratabilir ve ülkelerin yoksulluğu azaltmasına yardımcı olabilir.
Enerji geçiş minerallerini sürdürülebilir bir şekilde çıkarmanın anahtarı nedir?
Enerji geçiş mineralleriyle ilgili bazı zorluklar ve endişeler de yer alıyor. Bazıları maden zengini gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarının yağmalanmasından endişe ediyor. BM Genel Sekreteri António Guterres geçtiğimiz günlerde bu olasılık konusunda uyarıda bulunurken, geçen yıl, “Gelişmekte olan ülkelerin sistemli bir şekilde sömürülmesini temel hammadde üretimine indirgeyerek geçmişteki hataları tekrarlayamayız.” dedi. Hak grupları, gelişmekte olan ülkelerdeki madenler de dahil olmak üzere, enerji dönüşümü madenleri endüstrisindeki insan hakları ihlalleri konusunda uyarıda bulundu.
Enerji geçiş mineralleri ve metallerinin tedariki, üretimi ve tüketimi söz konusu olduğunda, ülkelerin değer zinciri boyunca biyolojik çeşitliliği koruyan, yerel nüfusları ve doğayı koruyan ve kirliliği önleyen uzun vadeli stratejilere ihtiyacı var. Aynı zamanda stratejilerin değer zinciri boyunca fayda paylaşımının olmasını sağlaması gerekir. Bu, dezavantajlı ve yerel toplulukların geçiş mineralleri endüstrisinden gelen zenginliklere erişmesine izin vermeyi de içerir. Her şeyden önce dünyanın maden talebini karşılaması ve aynı zamanda bunların üretimiyle ilgili çevresel ve sosyal etkileri sınırlaması gerekiyor.
Önemli bir strateji işlenmemiş minerallerin madenciliğini azaltmaktır. Bunun iki anahtarı var. İlk olarak, yenilenebilir teknoloji, maden kullanıcılarının daha az kaynakla daha fazlasını yapmalarına imkan verecek şekilde daha verimli hale gelmelidir. İkincisi, endüstrilerin, döngüsellik olarak bilinen bir süreç olan, mineralleri daha uzun süre kullanmanın yollarını bulması gerekiyor. Örneğin firmalar tamir edilebilecek, geri dönüştürülebilecek ve metallerin geri kazanılabileceği ürünler tasarlamalıdır. Bu, işlenmemiş minerallerin çıkarılması ihtiyacını azaltacaktır.