Yeşil hidrojenin seramik üretiminde kullanımına yönelik değer zincirinin tamamını analiz etmeyi amaçlayan proje kapsamında, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin Bozüyük’teki VitrA Üretim Tesisi’ndeki üç fabrikasının çatılarında yer alan güneş enerjisi santralleri aracılığıyla yerinde yeşil hidrojen üretilecek. Ardından üretilen hidrojen pişirme fırınlarında kullanılarak etkisi araştırılacak.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Üst Yöneticisi (CEO) Özgen Özkan, Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre, seramik endüstrisinin küresel karbon emisyonlarının yılda 400 milyon tonu aştığını vurguladı. Özkan, seramikteki emisyonların, üretim sürecinde kullanılan ham maddelerin kimyasal dönüşümünün yanı sıra fosil yakıtlardan kaynaklandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bunun içinde, seramik ürünlerin pişirimi sırasında fırınlarda kullanılan doğal gaz en büyük paya sahip. Bu aşamada yapılacak iyileştirmeler, endüstri çapında önemli miktarda emisyonun önüne geçilmesi anlamına geliyor. Pişirme işleminde yeşil hidrojen kullanılması, Türk imalat sektöründeki toplam doğal gaz tüketiminin yüzde 12’sinden fazlasını gerçekleştiren seramik sektörünün, çevreye katkısı ve küresel arenada elde edeceği rekabet avantajı açısından önemli kazanımlar vadediyor.”
Yeşil hidrojenin, küresel enerji haritasını yeniden çizmesi beklendiğini kaydeden Özkan, Avrupa Birliği’nin (AB) 2026’dan itibaren “Sınırda Karbon Düzenlemeleri” çerçevesinde emisyon yoğun ürünlere ek vergi getireceğini aktardı. Özkan, “Türkiye’nin ve sektörümüzün AB ülkelerine toplam ihracatındaki payı göz önünde bulundurulduğunda, hidrojenin Türkiye’nin geleceğinde de önemli bir yeri olacağını düşünüyoruz.” dedi.
Projenin üçüncü partneri olan Burgbad Üst Yöneticisi (CEO) Stefan Sallandt de “Almanya ve Türkiye arasında 1950’li yıllara uzanan köklü işbirliğinin, bu ortak inovasyon projesine taşınmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Burgbad’ın ‘Kapsam 3’ emisyonlarına önemli katkı sağlayacak yeşil hidrojen, düşük karbona geçiş hedeflerine erişim için gerekli olan kapsamlı dönüşümde alternatif temiz enerji kaynağı olarak önemli bir yere sahip olacak.” dedi.
GIZ Türkiye Enerji ve İklim Değişikliği Projeleri Program Koordinatörü Bülent Cindil de hidrojenin, kimyasal bir enerji taşıyıcısı ve depolayıcısı olarak, enerji değer zincirinin çevresel etkilerini azaltmak için umut vadettiğini vurguladı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA), yıllık 0,7 milyon ton düzeyinde gerçekleşen temiz hidrojen üretiminin 2030’da 20 milyon tonu, 2050’de 500 milyon tonu geçeceğini öngördüklerini belirten Cindil, seramik sektöründe karbon emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunacak projenin, yeşil hidrojen talebinin artması ve hidrojen pazarının gelişmesi açısından da önemli kazanımlar sağlayacağına dikkati çekti. Cindil, “Dünya çapında faaliyet gösteren federal bir kuruluş olarak, sürdürülebilir kalkınma için uluslararası işbirliği alanında Alman hükümetini destekliyoruz. Dünya çapında uluslararası eğitim faaliyetleriyle de ilgileniyoruz. Çalışmalarımız aracılığıyla insanların ve toplumların kendi eğitimlerini şekillendirmelerine, böylece gelecek ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine yardımcı oluyoruz.” görüşlerini kaydetti.