Ember, yerli kömürlü termik santrallerin baz yük yani sürekli elektrik üretebilme potansiyelini incelediği çalışmasında, bu santrallerin; düşük verimlilik, emre amade güç ve kapasite kullanım oranları beraberinde sıklıkla arıza yaşamaları ve düzensiz üretim profilleri nedeniyle baz yük santrali performansından uzak olduğunu ortaya çıkardı.
Analize göre, baz yük olarak adlandırılabilecek sürekli elektrik talebinin yaklaşık 20 GWh olduğu tahmin edilen ülkemizde, yerli kömüre dayalı santraller gösterdikleri düşük elektrik üretim performansı ile bu talebin karşılanmasında yetersiz kalıyor. Raporda, yerli kömürün kapasite kullanım oranı ortalama yüzde 48 olarak gerçekleşirken, ithal kömürde bu oran yüzde 71 ve yerli bir kaynak olan rüzgârda ise bu oran yüzde 34 olarak hesaplandı. Toplamda 4 GW’tan fazla kurulu güce sahip termik santralin, kapasitelerinin yüzde 50 altında çalıştığı görüldü. Bazı yerli kömür santrallerinde bu oranın yüzde 16’ya kadar düştüğü görülürken rüzgâr santrallerinin kömürlü termik santralleri geride bıraktığı tespit edildi. Rüzgâr santrallerinin yaklaşık beşte birinin yüzde 40’tan fazla kapasite kullanım oranı ile çalıştığı hesaplandı. En düşük orana sahip 10 kömürlü termik santralin tamamını ise yerli kömür santralleri oluşturdu.
Diğer yandan, emre amade kapasite oranını yüzde 75’in üzerinde tutabilen sadece üç yerli kömür santrali olurken, yerli kömüre dayalı santrallerin ortalama olarak ancak yarı kapasitelerinin kullanılabildiği görüldü. Diğer bir ifadeyle, incelenen 10,4 GW yerli kömür kurulu gücünün yalnızca 5,4 GW’lık kısmının elektrik üretimine hazır durumda olduğu görüldü.
Ember Enerji Analisti Bahadır Sercan Gümüş bulguları şöyle yorumladı: “Çeşitli destekler ile baz yük sağladığı iddia edilerek elektrik sisteminde tutulan kömür santrallerinin büyük bir kısmı, gerçekte baz yük performansından oldukça uzak durumda. Diğer yandan, güneş ve rüzgârdan elektrik üretiminin bu kaynaklara göre daha az maliyetle elektrik üretebilir olması Türkiye’nin temiz enerji dönüşümü yolunda bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin vakit kaybetmeden düşük performans gösteren ve maliyetli olan kömürden çıkmak için stratejisini belirlemesi ve özellikle güneş enerjisindeki yüksek potansiyelini kullanarak temiz enerji dönüşümünü hızlandırması gerekiyor.”
En çok arıza kaynaklı üretim kaybı yaşayan 10 santralin 9’u yerli kömür santrali
Çalışmada aynı zamanda, kömüre dayalı santrallerde yaşanan arızaların yıllık ortalama 22 TWh üretim kaybına yol açtığı belirlendi. Diğer bir ifadeyle, kömürde arıza kaynaklı üretim kaybı toplam üretimin beşte birinden yüksek değere ulaştı. Yerli kömür santrallerinde arıza kaynaklı kayıplar, gerçekleşen üretimin yüzde 31’ine eşitken ithal kömürde bu oran yüzde 13 olarak gerçekleşti. Üretimlerine oranla en fazla arıza kaynaklı üretim kaybı yaşayan on kömürlü termik santralin dokuzunu yerli kömür santralleri oluşturdu. Yerli kömür santralleri, her bir TWh elektrik üretimi için 1.500 saat arıza süresi yaşarken, bu değer ithal kömürlü santrallere göre beş kat daha yüksek gerçekleşti.
Türkiye emisyonlarının 5’te 1’i kömürden elektrik üretimi kaynaklı
Kömürden elektrik üretimi son on yılda iki katına ulaşırken 2023 yılında 118 TWh’lik kömürden elektrik üretimi Türkiye’nin en yüksek üretimi olarak kayıtlara geçti. Artan üretim sonucunda kömüre dayalı termik santraller 2023 yılında 111 milyon ton karbon emisyonuna neden oldu. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin emisyonlarının beşte biri yalnızca kömüre dayalı termik santrallerden kaynaklandı. Kömüre dayalı santrallerden kaynaklanan emisyonun yıllık artış hızı 2012-2023 yılları arasında yüzde 6,2 oldu. 2023 yılı içerisinde linyit yakıtlı santrallerde 1 MWh elektrik üretimi için ortalama 1.700 kg kömür tüketilirken ısıl değeri yerli kömüre göre yüksek olan ithal kömür yakıtlı santrallerde 1 MWh elektrik üretimi için 350 kg kömür kullanıldı. Isıl değerin yanı sıra, Avrupa Birliği’nde bulunan kömürlü termik santrallerin verimliliklerinin görece yüksek olması aynı miktarda elektrik üretimi için Türkiye’nin yüzde 50 daha fazla kömür tüketmesine yol açtı.
Ember Bölge Lideri Ufuk Alparslan, “Düşük kaliteli kömür yakan yaşlı santraller ülkemizin enerji arz güvenliğine tehdit oluşturuyor. Atıl kapasite olarak sistemde yer alan santrallere güvenerek yapılacak planlar elektrik talebini karşılamada zorluk yaşamamıza ve elektrik kesintilerine neden olabilir. Türkiye’nin elektrik tüketimi yaz aylarında zirve yaptığı için özellikle güneş enerjisi artan sıcaklıklarla birlikte yükselen puant talebi karşılamada kritik bir öneme sahip. Kömür santrallerimizin en kötü performansa sahip olandan başlanarak temiz enerji kaynakları ile ikame edileceği bir plan oluşturmamız gerekiyor.”