Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü’nün (OIES) yeni raporuna göre, gelişmekte olan ülkelerde yeşil hidrojenle çalışan demir üretim tesisleri, küresel karbon emisyonlarını azaltma hedeflerinde kilit rol oynayabilir.
Demir-çelik sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 7-9’unu oluşturuyor ve bu alanda karbonsuzlaşma büyük önem taşıyor. Raporda, yeşil hidrojen bazlı üretim teknolojilerinin bu sektördeki emisyonları sıfıra indirme potansiyeline sahip olduğu vurgulanıyor.
Araştırma, gelişen bir pazarda kurulacak örnek bir yeşil demir üretim tesisinin finansal fizibilitesini inceliyor. Rapora göre, bu tür bir tesisin inşasının yaklaşık 9 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor. Yeşil hidrojen kullanılarak yapılan doğrudan indirgeme (DRI) yönteminin, demir üretimindeki emisyonları sıfıra indirebileceği belirtiliyor.
Raporda, yeşil demir projelerinin finansmanı için uzun vadeli alım sözleşmelerinin ve devlet desteklerinin kritik önemde olduğu vurgulanıyor. Avrupa Birliği’nin Karbon Sınır Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi karbon fiyatlandırma politikalarının, yeşil ürünlerin ekonomik sürdürülebilirliğini destekleyebileceği ifade ediliyor.
Raporda önerilen çözümler ise şöyle:
Devlet politikaları: Ev sahibi ve ithalatçı ülkelerden gelecek destekler, projelerin hayata geçirilmesinde kilit rol oynayacak.
Teknolojik uyum: Projenin, kanıtlanmış teknolojilere dayanması ve uzun vadede yeniliklere uyum sağlayabilecek esneklikte tasarlanması gerektiği vurgulanıyor.
Sektörel işbirlikleri: Demir cevheri tedarikinin güvence altına alınması ve çeşitli alıcılarla uzun vadeli anlaşmalar yapılması gerekiyor.
Rapor, yeşil hidrojen bazlı demir üretiminin karbon nötr çelik endüstrisine geçişte önemli bir adım olabileceğini gösterirken, finansal ve teknik zorlukların aşılması için küresel işbirliği ve hükümet desteklerinin şart olduğuna dikkat çekiyor.