SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin yayımladığı “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Sürecinde Yenilenebilir Hidrojen: Öncelikli Uygulama Alanları ve Politika Önerileri” başlıklı raporda, yenilenebilir hidrojenin özellikle enerji yoğun sektörlerde fosil yakıtların yerini alarak emisyonları düşürebileceği belirtiliyor. Kısa vadede gübre, demir-çelik, kimya ve petrokimya sektörlerinin yenilenebilir hidrojenden en fazla faydalanabileceği öngörülürken, uzun vadede cam, seramik ve uzun mesafe taşımacılığı gibi alanların da dönüşüme dahil olabileceği ifade ediliyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, “Yenilenebilir hidrojen, sanayi ve ulaşımda net sıfır hedeflerine ulaşmak için kritik bir rol oynayacak. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi için doğrudan elektrifikasyonu tamamlayıcı bir şekilde ilerlemeli ve diğer karbonsuzlaşma teknolojileriyle uyum içinde olmalı.” dedi.
Rapora göre, Türkiye’nin 2023 yılında 33,7 milyon ton çelik üretimiyle dünyada sekizinci sırada yer aldığı ve üretimin büyük kısmının elektrik ark ocaklarıyla gerçekleştiği belirtiliyor. Sektörde yenilenebilir hidrojenin kullanılmasıyla 2025-2053 yılları arasında 9,5 milyar dolarlık ekonomik kazanç sağlanması ve 85,8 milyon ton karbon emisyonunun önlenmesi öngörülüyor.
Benzer şekilde, kimya, petrokimya ve gübre sektörlerinde yenilenebilir hidrojenin devreye alınmasıyla 6 milyar dolarlık bir ekonomik fayda yaratılması beklenirken, emisyon azaltımının 32 milyon ton CO₂’ye ulaşabileceği hesaplanıyor.
Ulaştırma sektöründe ise özellikle uzun mesafe taşımacılığında hidrojenin kritik bir rol oynayacağı öngörülüyor. 2025-2053 döneminde hidrojen bazlı yakıtların devreye girmesiyle 17,6 milyar dolarlık ekonomik fayda sağlanması ve 207,6 milyon ton karbon emisyonunun engellenmesi hedefleniyor.
İzmir Kalkınma Ajansı Yatırım Destek Ofisi’nden Dr. M. Sencer Özen ise, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın Türkiye’deki sanayi sektörlerinde dönüşümü hızlandıracağını belirterek, “Türkiye’nin sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyeli, küresel hidrojen pazarında rekabet avantajı yaratabilir. Ancak bu dönüşüm için fosil yakıtların yerini alacak stratejik bir altyapının oluşturulması kritik önemde.” ifadelerini kullandı.
Raporda, Türkiye’de yenilenebilir hidrojen kullanımının yaygınlaştırılması için bir dizi politika önerisine de yer verildi:
Öncelikli sektörlerde kullanım teşviki: Yenilenebilir hidrojen, doğrudan elektrifikasyonun yeterli olmadığı sektörlerde öncelikli olarak kullanılmalı.
Mali teşvikler: Yerli üretimi desteklemek amacıyla yenilenebilir hidrojen projelerine mali destek sağlanmalı.
Altyapı yatırımları: Havalimanları ve limanlar gibi stratejik noktalar için hidrojen üretimi, depolaması ve taşınmasıyla ilgili altyapılar oluşturulmalı.
Regülasyonlar ve standartlar: Yenilenebilir hidrojenin sanayide kullanımı için teknik ve güvenlik standartları belirlenmeli.
İhracat stratejisi: Türkiye’nin yenilenebilir hidrojen üretim fazlasını ihraç edebilmesi için uluslararası pazara yönelik bir strateji geliştirilmesi gerekiyor.