Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, son on yılda yoğunlaştırılmış güneş enerjisi (CSP) kapasitesi beş kat artarak 2010 yılında 1,2 GW seviyesinden 2020’de 6,4 GW’a ulaştı. Ancak büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen, CSP yatırımlarının son yıllarda yavaşladığı gözlemleniyor.
IRENA’nın tahminlerine göre, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için CSP kapasitesinin 2030 yılına kadar 196,7 GW’a, 2050 yılına kadar ise 872,6 GW’a ulaşması gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek için 2030’a kadar 657 milyar dolar, 2030-2050 arasında ise ek 1,83 trilyon dolarlık yatırım şart.
Büyük istihdam potansiyeli
CSP projeleri, kurulum ve işletme aşamalarında önemli sayıda istihdam yaratma kapasitesine sahip. IRENA’nın raporuna göre, 2022’de CSP alanında 80 bin kişi çalışırken, gerekli dönüşüm sağlandığı takdirde bu rakam 2030’da 449 bine, 2050’de ise 767 bine yükselebilir. Bir CSP tesisinin inşa edilmesi, toplamda yaklaşık 1,16 milyon kişi/günlük işgücü gerektiriyor.
CSP’nin en büyük avantajlarından biri, termal enerji depolama (TES) sistemleri sayesinde enerji üretimini dengeli hale getirebilmesi. Gündüz depolanan enerji, gece saatlerinde ya da enerji talebinin yoğun olduğu saatlerde kullanılarak elektrik arzında süreklilik sağlanıyor. Özellikle güneş enerjisine bağlı olarak enerji ithal eden ülkeler için bu teknoloji büyük bir enerji güvenliği avantajı sunuyor.
CSP tesisleri, yerel sanayi ile entegre edildiğinde ekonomilere önemli katkılar sağlayabiliyor. Özellikle mühendislik, tedarik ve inşaat (EPC) aşamalarında büyük oranda yerel işgücü kullanılabilmesi, istihdam yaratmanın ötesinde, yerel teknoloji gelişimini de destekliyor. CSP tesislerinde çalışanların yüzde 79’u düşük ve orta seviyede teknik becerilere sahip kişilerden oluştuğu için, meslek okulları ve sertifika programları aracılığıyla kolaylıkla eğitim sağlanabiliyor.
CSP, güneş panelleri (PV) ve rüzgâr enerjisi gibi diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla hibrit sistemler oluşturarak, enerji arzının daha dengesiz olduğu bölgelerde çözüm sunabiliyor. Örneğin, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde hibrit CSP-PV projeleri geliştirilerek enerji verimliliği artırılıyor.
Politika desteği şart
Raporda, CSP’nin yaygınlaşabilmesi için politika yapıcılara büyük görev düştüğü vurgulanıyor. Yerel sanayiyi destekleyen teşvikler, Ar-Ge yatırımları ve uzun vadeli finansman seçenekleri, CSP’nin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayabilir.
Rapor, CSP’nin sadece bir enerji kaynağı olmanın ötesinde, yerel kalkınmayı ve istihdamı destekleyen büyük bir ekonomik fırsat sunduğunu gösteriyor. Bu teknolojinin yaygınlaşması, sadece enerji dönüşümüne değil, aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümeye de katkı sağlayabilir.