Yazar: Catarina NEVESA, Tiago OLIVERIAA, Fernando SANTINIB
*DE-RISK Projesi kapsamında yazılmış “Citizen participation in local energy communities: a meta and weight analysis” başlıklı akademik makalenin orjinaline buradan ulaşabilirsiniz.
Bu çalışma, yerel enerji topluluklarına yönelik vatandaş katılımını inceleyen 24 akademik makalenin meta ve ağırlık analizini sunarak, bu alandaki temel etkenleri belirlemektedir. Araştırma, bireylerin bu topluluklara katılım kararlarını etkileyen faktörleri niceliksel olarak değerlendirmekte ve süreci etkileyen temel değişkenleri ortaya koymaktadır.
Ana bulgular ve katılımı etkileyen faktörler
Planlı Davranış Teorisi (TPB): Vatandaşların yerel enerji topluluklarına katılım kararları, çoğunlukla bu teori çerçevesinde ele alınmaktadır. Tutum, algılanan davranışsal kontrol ve öznel normlar gibi faktörler, katılım kararlarında belirleyici rol oynamaktadır.
Ekonomik ve Finansal Teşvikler: Bireylerin enerji topluluklarına katılım kararlarında finansal getiriler önemli bir motivasyon kaynağı oluşturmaktadır. Yatırım getirisi beklentisi, katılım niyetini güçlendiren faktörlerden biridir. Bu bağlamda, devlet teşvikleri, düşük faizli krediler ve vergi indirimleri gibi ekonomik politikalar, enerji topluluklarının daha cazip hale gelmesine katkıda bulunabilir.
Güven ve Sosyal Bağlar: Topluluk içinde oluşan güven duygusu, bireylerin katılım isteğini artıran kritik bir etkendir. Komşular arasındaki dayanışma ve karşılıklı güven, bu sistemlerin başarısının anahtar unsurlarındandır. Güven eksikliği, bireylerin uzun vadeli taahhütlerden kaçınmasına neden olabilir, bu nedenle şeffaflık, topluluk içinde iletişimi güçlendirecek mekanizmalar ve güven artırıcı uygulamalar büyük önem taşımaktadır.
Kişisel Faktörler: Gelir, eğitim düzeyi ve yenilikçilik gibi bireysel özellikler, yerel enerji topluluklarına katılım oranlarını etkileyen başlıca faktörlerdir. Yüksek gelir ve eğitim düzeyine sahip bireyler, bu topluluklara daha yatkın olmaktadır. Eğitim seviyesinin yüksek olması, bireylerin sürdürülebilir enerji çözümlerine olan ilgisini artırırken, yenilikçilik eğilimi de bireylerin bu tür yeni enerji modellerine adapte olmasını kolaylaştırmaktadır.
Çevresel Kaygı ve Altruizm: Katılımı teşvik eden bir diğer unsur ise bireylerin çevre dostu yaklaşımları ve toplumsal faydayı ön planda tutan altruistik değerleridir. Çevreye duyarlı bireyler, bu topluluklara daha fazla ilgi göstermektedir. Bu bağlamda, çevresel bilinçlendirme kampanyaları, kamuoyunun bu tür girişimlere olan ilgisini artırabilir. Ayrıca, yerel enerji topluluklarının sunduğu çevresel avantajların net bir şekilde kamuoyuna aktarılması, bireylerin bu tür girişimlere olan ilgisini artırabilir.
Sonuç ve politik çıkarımlar
Bu analiz, yerel enerji topluluklarının yaygınlaşması için politika yapıcılar ve uygulayıcılar için önemli çıkarımlar sunmaktadır. Finansal teşviklerin artırılması, güven ortamının inşa edilmesi ve vatandaşların çevresel bilinçlerinin geliştirilmesi, bu toplulukların başarısını destekleyebilecek stratejilerdir.
Finansal Destekler ve Teşvikler: Hükümetler, enerji topluluklarının finansal sürdürülebilirliğini sağlamak için doğrudan sübvansiyonlar, düşük faizli krediler veya vergi indirimleri sağlayabilir. Bu teşviklerin özellikle düşük gelirli kesimlere yönelik olması, katılım oranlarını artırabilir.
Güven ve Şeffaflık Mekanizmaları: Topluluk içinde güveni artırmak amacıyla şeffaflık mekanizmalarının oluşturulması, düzenli bilgilendirme toplantılarının yapılması ve enerji paylaşım süreçlerinin açık şekilde yönetilmesi gereklidir. Topluluk üyeleri arasında güveni artırmak için kooperatif modelleri veya ortak mülkiyet sistemleri de teşvik edilebilir.
Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları: Vatandaşların enerji toplulukları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamak için yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları eğitim programları düzenleyebilir. Bu programlar, bireylerin sürdürülebilir enerji sistemlerinin avantajlarını anlamalarına yardımcı olabilir.
Teknoloji ve Altyapı Yatırımları: Yerel enerji topluluklarının başarılı olması için gerekli altyapının oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Akıllı şebekeler, enerji depolama çözümleri ve dijital platformlar, bu tür sistemlerin verimli çalışmasını destekleyebilir.
Gelecek araştırmalar, daha kültürel ve bölgesel farklılıkları da dikkate alarak farklı perspektiflerden vatandaş katılımını incelemelidir. Ayrıca, enerji topluluklarının uzun vadeli sürdürülebilirliği için ekonomik, sosyal ve çevresel boyutların birlikte ele alınması gerekmektedir.
DE-RISK Projesi
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen DE-RISK Projesi, yenilenebilir enerji sistemlerinin güvenli ve etkin bir şekilde dağıtımını sağlamak amacıyla yerel esneklik piyasalarının (local flexibility markets) benimsenmesini teşvik etmektedir. Ekim 2022’de başlatılan proje, Eylül 2025’te tamamlanması planlanan bir girişimdir.
DE-RISK, 2030 yılına kadar 100 GW’a kadar esneklik sağlamayı hedefleyerek
Yerel esneklik piyasaları, tüketicilerin elektrik kullanım zamanlarını ve miktarlarını belirlemelerine veya fazla üretimlerini satmalarına olanak tanıyan bir sistemdir. Bu sayede şebekenin kapasitesi daha verimli yönetilir ve yerel elektrik sistemlerinin esneklik seviyesi artırılarak enerji arz güvenliği güçlendirilir.
DE-RISK, binalar, vatandaşlar ve şebeke için dijital ikizler oluşturarak simülasyonlar ile gerçek uygulamalar arasındaki farkı azaltmayı amaçlamaktadır. Bu sayede, kurulum ve işletme süreçlerindeki potansiyel riskler en aza indirilecek ve proje, Esneklik Platformuna entegre edilecektir.