EEA’nın bulgularına göre, Avrupa’da iklim değişikliğinin etkileri hâlihazırda en çok yaşlılar, düşük gelirli bireyler, çocuklar, göçmenler ve bazı coğrafi bölgelerde yaşayan topluluklar üzerinde hissediliyor. Aşırı hava olaylarından enerji yoksulluğuna kadar birçok risk, bu grupları orantısız biçimde etkiliyor.
Ajans, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında alınan önlemlerin “adil geçiş” ilkesine dayanması gerektiğini savunuyor. EEA İcra Direktörü Leena Ylä-Mononen, “Avrupa’da sürdürülebilir bir geleceğe geçiş süreci, yalnızca çevresel değil aynı zamanda sosyal açıdan da adil olmalıdır. Aksi halde, toplumun bazı kesimleri bu dönüşümün dışında kalabilir.” dedi.
Rapor, AB politikalarının iklim adaletini merkeze alacak şekilde tasarlanmasının önemine dikkat çekerken, yerel yönetimlerin, sivil toplumun ve vatandaşların sürece aktif olarak katılımının gerekliliğini vurguluyor. EEA’ya göre, özellikle enerji dönüşümü ve iklim uyum politikaları, sosyal eşitsizlikleri azaltacak şekilde şekillendirilmelidir.
Ajans, aynı zamanda iklim politikalarının toplumsal etkilerinin izlenmesi ve değerlendirilebilmesi için daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bu doğrultuda AB genelinde sosyal etkilerin takibi için yeni göstergelerin geliştirilmesi çağrısı da yapılıyor.
Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasının, ancak herkesin sürece dahil edilmesiyle mümkün olabileceğinin altını çizen EEA, iklim mücadelesinin hem gezegeni hem de insanı merkeze alan kapsayıcı bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğini vurguluyor.