E.ON Vakfı’nın 2025 Avrupa Anketi, Avrupalıların iklim değişikliği, enerji dönüşümü ve politika yapıcıların bu alandaki başarısına ilişkin görüşlerini ortaya koydu. Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, İspanya, Polonya, Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve İsveç’te gerçekleştirilen anket, 18 yaş ve üzeri yaklaşık 9 bin kişiyle çevrimiçi olarak yapıldı.
Ankete göre Avrupalıların yüzde 71’i, iklim değişikliğinin gelecek nesillerin yaşam koşullarını kötüleştireceğinden endişe duyuyor. Bu oran geçtiğimiz yıla kıyasla sabit kalırken, kendi davranışlarıyla iklim korumasına katkı sağlayabileceğine inananların oranı yüzde 75’ten yüzde 70’e geriledi.
Enerji dönüşümünün ekonomik refah sağlayacağına olan inanç da zayıflıyor. 2024’te yüzde 50 olan bu oran 2025’te yüzde 45’e düştü. Sadece Almanya ve Birleşik Krallık’ta bu inanç bir miktar artış gösterse de, her iki ülke de hâlâ Avrupa ortalamasının altında.
Katılımcıların yüzde 77’si hükümetlerinden iklim korumasına daha fazla yatırım yapmalarını isterken, siyasi liderlerin bu konuda yeterince etkili olup olmadığına dair şüpheler arttı.
Enerji kaynakları tercihlerinde ise güneş enerjisi yüzde 32 ile ilk sırada yer aldı. Onu yüzde 26 ile nükleer enerji ve yüzde 15 ile rüzgâr enerjisi takip etti. Fosil yakıtlar halk nezdinde giderek daha az destek bulurken, katılımcıların üçte ikisi, Avrupa’nın 2035 yılına kadar enerji ihtiyacını tamamen yenilenebilir kaynaklarla karşılayabileceğine inanmıyor.
Katılımcıların yüzde 58’i karbon fiyatlandırmasını iklim eylemi açısından olumlu bulurken, destek oranı ülkeden ülkeye değişiyor. Araştırma, karbon fiyatlandırmasına verilen desteğin, sosyal tazminat mekanizmalarına ve uygulamanın adilliğine olan güvene bağlı olduğunu ortaya koydu.
Katılımcıların yüzde 75’i Avrupa’nın yeşil enerji dönüşümünde öncü bir rol üstlenmesinin önemli olduğunu düşünüyor. Öte yandan, yüzde 62’si ülkelerinin uluslararası iklim hedeflerinden vazgeçmesine karşı çıkıyor.
Araştırma bulgularını değerlendiren E.ON Vakfı Genel Müdürü Dr. Stephan Muschick, “Avrupa’daki insanlar enerji dönüşümünün arkasında duruyor – ancak planlama güvenliği, sosyal adalet ve görünür siyasi eylem bekliyorlar.” açıklamasını yaptı.