Dünyadaki sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 72’si kent kaynaklı gerçekleşiyor. Bu durum, şehir yönetimlerini iklim değişikliğiyle mücadelede kilit aktör haline getiriyor. Yerel yönetimlerin küresel iklim hedeflerine katkısını artırmayı amaçlayan ICLEI – Sürdürülebilirlik İçin Yerel Yönetimler Ağı, Karbon Dengeleme Üzerine Pratik Uygulama Rehberi’ni yayımladı. Kılavuz, şehirlerin kaçınılmaz emisyonlarını dengeleyerek net sıfır hedeflerine daha hızlı ulaşmasına katkı sunmayı hedefliyor.
ICLEI’nin İklim Nötrlüğü Çerçevesi ile uyumlu olarak hazırlanan rehber, karbon dengelemenin doğrudan emisyon azaltımı yerine geçmeyeceğini vurgularken, sadece diğer tüm azaltım önlemleri uygulandıktan sonra tamamlayıcı bir çözüm olarak kullanılabileceğinin altını çiziyor.
Rehberde; karbon dengeleme projelerinde şeffaflık, çevresel bütünlük, toplumsal fayda, yüksek kalite standartlarına uyum, biyolojik çeşitliliğin korunması ve yerel toplulukların güçlendirilmesi gibi ilkeler öne çıkıyor. Kentlerin yalnızca kendi sınırları içindeki değil, başka bölgelerdeki projelere de yatırım yapabileceği belirtiliyor. Ancak bu tür projelerin, ek katkı sağlaması ve uzun vadeli etkiler oluşturması gerektiği vurgulanıyor.
ICLEI ayrıca, karbon dengelemenin kötüye kullanımı, yeşil aklama (greenwashing) ve dengelemenin aşırıya kaçan kullanımı konularında da uyarıda bulunuyor. Bu kapsamda sağlam denetim mekanizmaları ve üçüncü taraf sertifikasyon süreçlerinin gerekliliğine dikkat çekiliyor.
Rehberin örnek uygulamalarından biri, 2029’a kadar karbon nötr olmayı hedefleyen Finlandiya’nın Turku kenti. Şehir, kent ormanlarında ağaç kesimini sınırlayarak ve korunan alanları artırarak karbon yutağı kapasitesini güçlendiriyor. Ancak özel mülkiyet gibi yasal ve yapısal zorlukların varlığı, yerel düzeyde daha net politika yönlendirmelerinin gerekliliğini ortaya koyuyor.
ICLEI’nin önerdiği yaklaşım, güçlü yerel emisyon azaltım stratejilerinin etkili ve güvenilir karbon dengeleme uygulamalarıyla desteklenmesi. Böylece şehirler, ulusal ve küresel iklim hedeflerine daha etkin biçimde katkı sunabilir ve sürdürülebilir bir gelecek için daha dayanıklı yapılar kurabilir.