Açıklamaya göre, 2002 yılında yalnızca 19 MW olan rüzgâr enerjisi kapasitesi, destekleyici politikalar ve mekanizmalar sayesinde istikrarlı bir şekilde büyüdü. Bu kapsamda Yenilenebilir Enerji Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ile üreticilere alım garantisi sağlanırken, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmaları aracılığıyla rekabetçi bir piyasa ortamı teşvik edildi. Ayrıca yerli ekipman üretiminin artırılması yönünde adımlar atıldı.
2001 yılında rüzgâr enerjisinden yalnızca 62 GWh elektrik üretilirken, bu rakam 2024 yılı sonunda 36.627 GWh’e ulaştı. Böylece üretim kapasitesi yaklaşık 590 kat artmış oldu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, rüzgâr enerjisinin Türkiye’nin elektrik üretimindeki payının 2024 yılı itibarıyla yüzde 10,5’e ulaştığını belirtti. Bayraktar ayrıca rüzgâr enerjisi sektöründe yaklaşık 20 bin kişinin istihdam edildiğini ve sanayi altyapısının da bu gelişmeyle birlikte güçlendiğini ifade etti.
Bakanlığın açıklamasında, Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin rüzgâr türbini bulunduğu ve bu türbinlerin kule, rotor kanatları ve jeneratör gibi ana parçalarının büyük oranda yerli imkanlarla üretildiği bilgisi de yer aldı. Bu parçaların önemli bir kısmı yurt dışına da ihraç ediliyor.
2024-2028 Stratejik Planı çerçevesinde Türkiye’nin rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2028 yılında 19 bin 300 MW’a ulaşması hedefleniyor. Ayrıca 2035 yılına kadar deniz üstü rüzgâr enerjisi kapasitesinin de 5 GW’a çıkarılması planlanıyor.
Rüzgâr enerjisinin artması için uzun vadeli, istikrarlı politikalar gerekiyor
AA’dan Gülşen Çağatay’ın IRENA ve WindEurope verilerinden derlediği bilgilere göre, küresel rüzgâr enerjisinde geçen yıl sonunda 121,6 GW kurulu güç artışı yaşanmasına rağmen, bu miktar 2030’a kadar rüzgâr enerjisinde 320 GW yıllık artış hedefinin gerisinde kaldı. İstenilen hedefe ulaşılamama nedenleri arasında, ekipman tedarik zinciri sorunları ve maliyet artışları gösteriliyor.
Ayrıca özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yatırım ortamındaki belirsizlikler, izin süreçlerinin yavaşlığı ve yerel direniş ile elektrik şebekelerindeki entegrasyon sorunları da hedefe ulaşmadaki engeller olarak öne çıkıyor.
Öte yandan, rüzgâr enerjisinin artması için Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve WindEurope bazı politikalarda değişikliğe gidilmesi konusunda önerilerde bulundu.
Bu kapsamda, küresel yenilenebilir enerji kurulu gücünün artması ve iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine ulaşılması için uzun vadeli, istikrarlı ve öngörülebilir politikaların benimsenmesi gerekiyor.
Özellikle son dönemde teknolojik gelişmelerin artmasıyla, rüzgâr enerjisinin entegrasyonu için şebeke altyapısının güçlendirilmesi ve akıllı şebeke teknolojilerinin kullanılması önem kazandı. Bu entegrasyonu sağlayan projelerin geliştirilmesine ihtiyaç bulunuyor.
Ayrıca, yeni nesil rüzgâr türbinlerinin tasarımı, verimlilik artırıcı teknolojilerin geliştirilmesi ve dijitalleşme süreçlerine yatırım yapılması bekleniyor.
Kamu ve özel sektör işbirlikleri, yeşil tahviller ve sürdürülebilir finansman araçları gibi mekanizmaların kullanılması ve teşvik edilmesinin de bu enerji kaynağından daha fazla faydalanılması için fırsat yaratabileceği düşünülüyor.
İnsan kaynakları kapasitesinin artırılması, iş gücü eğitimlerinin verilmesi ve yerel toplulukların rüzgâr enerjisi konusunda da bilinçlendirilmesi önemli.
Öte yandan, tüm dünyada rüzgâr enerjisi ile ilgili proje geliştirme süreçlerinin hızlandırılması, bürokratik engellerin azaltılması ve izin süreçlerinin dijitalleştirilmesi gerekliliği bulunuyor. Hızlandırılmış bürokrasi tüm yenilenebilir enerji kurulumları için önem arz ediyor.