Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) yaptığı yazılı açıklamada, 2021 ve sonrasındaki dönemde rüzgâr enerjisi yatırımları için görüş, beklenti ve önerilerini paylaştı.
TÜREB, 2021 ve sonrasında sektörün büyümesinin devamı ve rekabet gücünün artması için uzun vadeli proje stoku açıklanarak her yıl 1.000 MW kurulum ve 1.000 MW kapasite artışı sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
“Yalnızca 2019 yılında 900 milyon dolarlık enerji ithalatını önledik”
Yerli sanayi üretimini artırırken karbon salımını azaltan rüzgâr enerjisi sektörü, yalnızca 2019 yılında ürettiği 20 milyar KWh’lık elektrik enerjisi sayesinde ülke hazinesinden karşılanacak 900 milyon dolarlık enerji ithalatının önüne geçmiş oldu.
Ayrıca rüzgâr santrallerinde üretilen elektrik sayesinde spot piyasa fiyatları düşürülerek tüketicinin cebinden daha az para çıkmasının sağlandığını dile getiren TÜREB’e göre,
“Pandemi döneminde dayanıklılığını hem dünyada hem Türkiye’de ispatlayan sektör, büyümesini devam ettirmek ve dayanıklılığını artırmak için her yıl 1.000 MW kurulum ve 1.000 MW kapasite tahsisi yapılması elzem.”
TÜREB yetkilileri, bunu sağlayacak önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Uzun vadeli proje stoku oluşturalım”
Uzun vadeli proje stoku oluşturulması sektörün geleceği açısından hayati önem taşıyor. “En az beş yıllık bir ihale planlaması ilan edilmesi yerli ve yabancı yatırımcıların yaşadığı belirsizlik sorununu ortadan kaldıracaktır” değerlendirmesi yapan TÜREB Yönetim Kurulu, buna ek olarak önlisans aşamasında izinlerde ilerlemekte olan toplamı 3 GW’a yakın kapasite artış projelerinin hayata geçirilmesi ve eksi fiyatlı projelerde giderek zorlaşan finansman sıkıntısını rahatlatacağına, örneğin YEKDEM maliyetinden muaf tutularak tüketicilerin uzun dönemli anlaşmayla bu projelerden karbon emisyonsuz elektrik teminin özendirilmesi gibi önlemlerin alınmasıyla sektörün önünün açılacağına vurgu yapıyor.
“Yerli sanayiyi destekleyen ve finanse edilebilir bir yeni mekanizma oluşturalım”
Sürdürülebilir ve finanse edilebilir rüzgâr enerjisi yatırımları için bir çıpa fiyatının ilan edilmesinin elzem olduğunu belirten TÜREB yetkilileri, yapılan çalışmaların, yeni mekanizmada döviz yerine TL üzerinden fiyatlama yoluna gidilmesi durumunda maliyetlerin arttığını gösterdiğine dikkat çekti.
“YEKDEM’in TL olarak ilan edilmesi rüzgar enerjisi elde etmenin maliyetini düşürmüyor” diyen TÜREB yetkilileri, önümüzdeki 30 yılda 4 trilyon dolara ulaşacağı öngörülen yenilenebilir enerji yatırımlarını Türkiye’ye çekebilmek için, çıpa fiyatın dolar ve/veya avro cinsinden seçilmesini; ya da TL ilan edilecek alım fiyatının eskalasyonunda döviz bazlı veya en az yüzde 60 döviz içeren bir eskalasyon sepetiyle ilan edilmesini önerdi.
Ayrıca Türkiye’deki yerli rüzgâr sanayiini korumak ve rekabetçiliğini artırmak için de “ek bir fiyat desteği sunulması ve bunun alım garantisinden bağımsız olarak (piyasa fiyatıyla enerji satışı yapılsa dahi) işletilmesi” de TÜREB’in önerileri arasında yer alıyor.
“Hibrit projeler, yapı mevzuatının basitleştirilmesi gibi destekleyici önerileri uygulamaya alalım”
Yenilenebilir enerji sektörünün daha da gelişmesi için kritik önem taşıyan hibrit projelerin hayata geçirilmesinin önündeki engellerin kaldırılması rüzgâr sektörünün de beklentileri arasında bulunuyor.
TÜREB yetkilileri özellikle YEKA sahalarında hibrit kurulması ve bu süreçlerin hızlandırılması ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması gerekliliğine dikkat çekiyor. Ayrıca yatırımları hızlandırmak adına yapı ruhsatı mevzuatında muafiyet getirilmesi veya basitleştirilmeye gidilmesi ve sistem kullanım bedellerindeki yüksek artış oranlarının düzenlenmesi de sektörün gündeme getirdiği diğer önemli başlıkları oluşturuyor.