Gökdelenler ve köprüler, arabalar ve yolcu gemileri, silahlar ve çamaşır makineleri… Hepsinin ortak bir yönü var; çelik.
Çelik, mühendislik ve inşaat için önemli bir girdi olarak, modern endüstriyel ekonominin temellerini oluşturan ve dünyanın en yaygın kullanılan metali olarak gösteriliyor.
Demir alaşımını ucuz bir şekilde toplu olarak üretmek için 1850’lerde bir yöntem geliştiren İngiliz Mucit Henry Bessemer tarafından hayata geçen çelik, bugün milyonlarca insanın istihdam edildiği ve 2,5 trilyon dolar değerinde genişleyen bir endüstri.
Ancak son yıllarda petrol ve kömür sektörlerinde olduğu gibi çeliğin de iklim krizindeki rolü çok daha yakından inceleniyor.
Çelik üretimi nedeni ile atmosfere salınan büyük miktarda karbondioksit küresel ısınmaya neden olan önemli etkenlerden biri olarak gösteriliyor.
İklim değişikliği küresel siyasi gündemde daha fazla gündeme geldikçe ve birçok hükümet iddialı çevresel hedeflere bağlı kaldıkça, bu güçlü ve çok yönlü malzemenin düşük karbonlu versiyonlarını geliştirmek için zamana karşı bir yarış başlıyor.
Financial Times’ta yer alan haberde çeliğin, modern toplum için çok önemli bir malzeme olduğunun altını çizen İsveçli SSAB Şirketinin Teknik Sorumlusu Martin Pei,
“Paris Anlaşması’nda belirlenen iklim hedeflerini gerçekleştirmeye gerçekten katkıda bulunmak istiyorsak sadece yüksek ısılı fırınlarda daha fazla verimlilik iyileştirmesi yapmak yeterli olmayacaktır. Çığır açan teknolojilere acilen ihtiyaç duyuyoruz.” dedi.
Küresel iklim ve enerji hedeflerine ulaşmak için, çelik endüstrisi emisyonlarının yüzyılın ortasına kadar en az yarı yarıya düşmesi gerekiyor. Daha sonrası da ise sıfır karbon olması hedefleniyor.
ArcelorMittal, Thyssenkrupp ve Çin’deki Baowu Group dâhil dünyanın en büyük çelik üreticilerinden bazıları, üretimlerini karbondan arındırmak için çeşitli çalışmalara başladı. Hatta bir kısmı “net sıfır” emisyon hedeflerini de açıkladı.
İsveçli SSAB, çelik üretiminde hidrojen kullanımı ile ilgili çalışmalara başladı ve bu yöntemle emisyon salımını durdurmayı amaçlıyor.
Çelik üretimi ile ilgili bir diğer gelişmenin ise Çin’de yaşanması bekleniyor. 2060 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefleyen ülkedeki endüstriyel emisyonların yaklaşık üçte biri metal üretiminden kaynaklanıyor. Bu durum, ülkenin 2060 hedefine ulaşması için fabrikalarında önemli iyileştirmelere ihtiyacı olduğu anlamına geliyor.
Dünyadaki metal arzının yarısını üstlenen Asya’nın da dünya pazarının dinamikleri üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olması bekleniyor.
Goldman Sachs Finansman Analisti Michele Della Vigna, “Çin şu anda ürettiği her bir ton metal için yaklaşık 2 ton CO2 üretiyor, oysa Avrupa’da ortaya çıkan değer aynı üretim miktarı için bir ton CO2. Uzun vadede, Çin’in üretiminin ekstra karbon yoğun olmadığını belirtmesi hayati önem taşıyor.” diyor.