Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), 21 Nisan tarihinde, “Dünyada ve Türkiye’de Yenilenebilir Enerjinin Bugünü ve Yarını” başlıklı çevrimiçi toplantı gerçekleştirdi.
“Sektör, krizin yarattığı olumsuzluklara karşı bir nevi antikor geliştirdi”
Toplantıda, yenilenebilir enerjinin, böyle bir dönemde büyüyen nadir sektörlerden biri olduğunu ifade eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez,
“Yenilenebilir enerji sektörü Kovid-19 krizini alt etti desek çok da yanlış bir değerlendirme yapmış olmayız. Günümüze hâkim olan bir jargonla ifade edersek, sektör, krizin yarattığı olumsuzluklara karşı bir nevi antikor geliştirdi.” dedi.
Gelecek 5-10 yıl içinde yenilenebilir enerjiden sağlanan elektriğin kömürü geçmesinin beklendiğini söyleyen Dönmez,
“Yani yaklaşık 50 yıldır zirvedeki yerini koruyan fosil yakıtlar tahtını yenilenebilir enerjiye bırakacak. İklim değişikliğiyle ilgili endişelerin artmasıyla, yenilebilir enerjiye yapılan yatırımların önümüzdeki beş yıl içerisinde iki kat artması bekleniyor. Böylesine hızlı bir değişimin bizler de tam ortasındayız. “ açıklamasında bulundu.
“Türkiye’nin yenilenebilir enerji hikâyesi bugün gençlik dönemini yaşıyor”
Dönmez, “Türkiye’nin yenilenebilir enerji hikâyesi bugün gençlik dönemini yaşıyor diyebiliriz. Her geçen gün daha dinamik, daha hareketli, daha fazla paydaşın yer aldığı bir sektör haline geliyor. Bugün Türkiye’nin toplam kurulu gücü 97 bin MW seviyesini geçti. Son 20 yılda kurulu güçte yaşanan üç katlık artışta özel sektör yatırımlarının payı büyük. Bugün kamunun elektrik üretimindeki payı yıllık ortalama yüzde 15-20 civarında.” dedi.
Türkiye’de bugün kurulu gücün yüzde 52,3’lük kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. 2011 yılında yüzde 25,4 olan yenilenebilir kaynakların elektrik üretimimizdeki payı, 2019’da yüzde 43,9, 2020’de ise yüzde 42,4 oldu.
Bu yılın ilk çeyreğinde devreye alınan kurulu gücün yüzde 98’inin yenilenebilir kaynaklardan oluştuğu bilgisini veren Dönmez,
“Geçen yıl yenilenebilir kurulu gücünde dünyada 12’nci, Avrupa’da 5’inci sıraya yükseldik. 2002-2020 döneminde yenilenebilir enerji kurulu gücünü en çok artıran dünyada 9’uncu, Avrupa’da 4’üncü ülke olduk.” dedi.
Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında her yıl en az 1000 MW rüzgâr ve 1000 MW güneş YEKA yarışması yapılması hedefleniyor.
Güneşte ilk mini YEKA yarışmalarını düzenlenecek
26 Nisan Pazartesi itibariyle güneş enerjisinde ilk mini YEKA yarışmalarının gerçekleştirileceği bilgisini veren Dönmez,
“Bu yarışmaları daha önce 1000 MW gibi tek parçalı alanlarda gerçekleştiriyorduk. Şimdi 10, 15 ve 20 MW büyüklüğünde 74 yarışma gerçekleştireceğiz.” açıklamasında bulundu.
Dönmez, mini YEKA modeliyle küçük ve orta ölçekli olmak üzere daha fazla yatırımcıyı sürece dâhil edeceklerini söyledi.
Karbonsuz üretim kaynaklarının hâkimiyeti artacak
Yenilenebilir enerjideki yasal düzenlemeler ve teşvik mekanizmalarının yatırımların önünü açtığını dile getiren Dönmez, “İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında Avrupa Birliği’nin karbon vergisi ve ülkelerin sıfır emisyon hedefleri gibi teşvik edici unsurlar da önümüzdeki dönemde karbonsuz üretim kaynaklarının hakimiyetini daha da pekiştirecek.” dedi.
“Yapısal bir değişim planı yapmamız kaçınılmaz olacak”
Daha fazla yenilenebilir enerji kaynağının devreye alınması gerektiğini belirten Dönmez,
“Türkiye’nin elektrik talep artışı yüzde 5 olsa, bu yıllık kabaca 15 milyar KWh talep artışı olacak demektir. Bu da 7 bin 500 MW güneş santralinin üretimine eşit. Rüzgâr olarak ise 4 bin 500 MW diyebiliriz. Ya da başka bir senaryoda talebimiz yüzde 3 artsa, bizim her yıl 4 bin 500 MW’a yakın güneş santrali yapmamız lazım ki bu talebi karşılayabilelim.
Sanayicilerimizin kendi ihtiyacı kadar çatı güneş tesisi yapmasının önünü açtık. Maliyetleri yarı yarıya düşürme imkânı sağladık. Elektronun devleti-özeli olmaz. Ucuz neyse sanayicimizin de kendi elektriğini üreterek maliyetini yarı yarıya düşürmesini bekliyoruz. İleride, sanayi tesislerine özel olarak çatı tipi düzenlemelerini esnetebiliriz. Fakat bunlar da yetmez. Mevcut düzenlemeler kapsamındaki yenilenebilir artışının sınırlarına gelmiş olabiliriz. Artık yapısal bir değişim planı yapmamız kaçınılmaz olacak.” ifadelerini kullandı.