Uluslararası banka ve finans kuruluşlarının artık daha karlı hale gelen temiz enerji kaynakları ve sıfır emisyon teknolojilerine yatırımı artarken, küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında sınırlandırmak için 2030’a kadar ihtiyaç duyulan yıllık yaklaşık 6 trilyon dolar yatırımın hayata geçirilmesinde finans kuruluşları kritik rol oynuyor.
Sürdürülebilir borçlanma piyasasının toplam hacmi geçen yıl sonu itibarıyla rekor kırarak 1,9 trilyon dolara yükseldi. Yeşil tahvil piyasasının büyüklüğü ise yaklaşık 1 trilyon dolar seviyesine ulaştı.
İklim krizini önlemeye yönelik politikaların yanı sıra, temiz enerji kaynaklarının fosil yakıtlara göre çok daha ucuz hale gelmesi yeşil finansmanın büyümesinde etkili oldu. Uluslararası Enerji Ajansı’nın dünya elektrik piyasalarının “yeni kralı” olarak ilan ettiği güneş enerjisi birçok ülkede en ucuz kaynak olarak öne çıktı.
Temiz enerjiye 12 milyar dolar, fosil yakıtlara 3 milyar dolar finansman sağlandı
Enerji Politikaları Takibi ve Big Shift Global isimli konsorsiyuma ait dünyanın dokuz büyük çok taraflı kalkınma bankasının proje verilerini içeren rapora göre koronavirüs salgının başlangıcından beri bankalar temiz enerjiye 12 milyar dolar, fosil yakıtlara ise 3 milyar dolar finansman sağladı.
Geçen yıl söz konusu bankalar ilk kez kömür projelerine finansman aktarmadı. Bu bankaların 2019-2020 yıllarında fosil yakıtlara sağladığı finansman ise 2015-2017 dönemine göre yüzde 40 azaldı.
Dünyada yeşil finansman kriterlerine yönelik bir standart bulunmamasına rağmen, AB’nin bu ay sonunda karara bağlamayı planladığı bir tasarıya göre enerji sektöründe kilovatsaat başına 100 gram veya altında emisyon salımı gerçekleştiren projeler için sağlanacak kredilerin yeşil finansman olarak kabul edilmesi öngörülüyor. AB’nin bu standartları kabul etmesi durumunda ABD ve Çin’in de aynı sınıflandırmayı uygulaması bekleniyor.
Buna göre, şu an faaliyette olan en verimli doğal gaz santralleri dahil olmak üzere birçok proje kilovatsaat başına 100 gram veya altında emisyon salımı standardını karşılayamıyor.
Fosil kaynak finansmanı bitti mi?
Öte yandan, dünya nüfusunun yüzde 52’sini ve gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 68’ini temsil eden 124 ülkenin net sıfır emisyon hedeflerinin yanı sıra birçok banka ve finans kuruluşu da iddialı hedefler belirmesine rağmen, fosil kaynaklara sağlanan finansman desteği sürüyor.
ABD merkezli çevre kuruluşu Rainforest Eylem Ağı tarafından hazırlanan “İklim Kaosunu Finanse Etmek” raporuna göre, Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015’ten beri dünyanın en büyük 60 bankası fosil yakıtlara 3,8 trilyon dolar finansman aktardı. Bu bankalar arasında ilk sırayı 317 milyar dolar finansmanla ABD merkezli JP Morgan alırken, bunu 237 milyar dolarla Citi, 223 milyar dolarla Wells Fargo ve 198 milyar dolarla Bank of America izledi.
Bu bankaların yanı sıra, Kanada merkezli RBC, Japon bankası MUFG, Barclays, Mizuho, BNP Paribas, TD, Scotia Bank ve Morgan Stanley, dünyanın “en kirli” 12 bankası arasında yer aldı.
Londra merkezli Positive Money verilerine göre ise G20 ülkelerindeki merkez bankaları iklim değişikliğinin finansal istikrar için yarattığı risklerin farkında olmalarına rağmen, etkin iklim politikalarına yer vermiyor ve somut adımlar atmakta gecikiyor.
Ekonominin gerçekleri de “sıfır emisyon” diyor
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley, AA muhabirine, banka ve finans kuruluşlarının iklim değişikliğini önlemek için açıkladığı taahhütlerle uygulamaları arasında bir uyumsuzluk olduğunu fakat bunun bir kısmının geçmişteki fosil ağırlıklı yatırımlardan kaynaklandığını söyledi.
Bu kuruluşların fosil kaynaklara büyük yatırımlar yaptığını kaydeden Buckley, şöyle konuştu:
“Örneğin, ABD merkezli JP Morgan dünyada fosil kaynaklara en fazla finansman sağlayan 4 kuruluştan birisi fakat diğer yandan da sıfır emisyon hedeflerine yönelik trilyon dolarlık taahhütte bulundu. Banka ve finans kuruluşları, karlı olana yatırım yapıyor ve artık fosil kaynaklar kar getirmiyor. Şu anda bir yıl önce olduğumuzdan çok daha ileri bir noktadayız. Bir yıl önce Paris Anlaşması çerçevesinde küresel sıcaklık artışını 1,5 ila 2 dereceyle sınırlandırma hedefinin başarılabileceğine kimse inanmıyordu ama şu anda bu oldukça gerçekçi ve öngörülebilir bir hedef haline geldi çünkü enerji dönüşümü ve iklim finansmanı hız kazandı. Bir yılda güneş enerjisi tarifeleri yüzde 20 azaldı, enerji ekonomisi dramatik şekilde değişti. Bu nedenle, bankalar iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik taahhütlerini uygulamak durumunda kalıyor çünkü ekonominin gerçekleri de bunu gerektiriyor.”
Bu yılın ilk 4 ayında 34 kuruluştan yeşil finansman politikası
Buckley, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan Çin, Japonya, Güney Kore ve son olarak ABD’nin sıfır emisyon hedeflerini açıkladığını anımsatarak, “ABD merkezli finans kuruluşlarının politikalarında temel değişimler bekliyorum. ABD Başkanı Joe Biden kapsamlı bir yatırım programı açıkladı. Sermaye piyasaları sıfır emisyon hedefine yönelik hareket ediyor, bankalar trilyonlarca dolarlık bu oyunun dışında kalamaz. Temiz enerji ve sıfır emisyon teknolojileri gibi sektörler varken, kimse dinozorlara para harcamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu kapsamda Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Dünya Bankası ve birçok kalkınma bankasının fosil kaynak finansmanını tamamen durdurmasına yönelik gelecek bir kaç içinde yeni gelişmeler olabileceğini ifade eden Buckley, şunları kaydetti:
“Dünyada enerji sektörüne yıllık yaklaşık 2 trilyon dolar yatırım yapılıyor. Bunun 500 milyar doları yenilenebilir enerji ve 500 milyar doları şebeke yatırımı olmak üzere düşük emisyonlu sektörlerde, kalan yarısı ise fosil kaynaklarda. Fakat banka ve finans kuruluşlarından da trilyon dolarlık yeşil finansman taahhütleri geliyor. Bu yılın ilk 4 aylık sürecinde, dünya çapında aralarında banka, sigorta ve varlık yöneticisi şirketlerin bulunduğu 34 kuruluş yeni yeşil finansman politikası açıkladı ya da mevcut politikalarını geliştirdi. Türkiye’de kömür projelerini desteklemeyeceğini açıklayan tek banka ise Garanti Bank oldu. Bu rakam, geçen yıla göre yüzde 33 artış demek ve yeşil finansmanın büyümesi için daha fazla fırsat oluşturuyor. Yeşil finansmanın özellikle gelişmekte olan ülkelere daha fazla aktarılması gerektiğini düşünüyorum.”
(AA)