Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) tarafından yapılan yeni analize göre, rüzgâr endüstrinin büyümesiyle birlikte önümüzdeki beş yıl içinde küresel olarak 3,3 milyon yeni iş imkânı ortaya çıkabilir.
Bu rakam, hem karasal hem de açık deniz rüzgâr enerjisi sektöründeki doğrudan işlerin yanı sıra; proje planlama, geliştirme, imalat, kurulum ve bakım gibi sektörün tüm değer zincirlerini kapsıyor.
Rüzgâr endüstrisinin yüksek kaliteli ve uzun vadeli işler yaratma ve bir dizi endüstriyel fırsat aracılığıyla toplulukları canlandırma konusunda güçlü bir geçmişe sahip olduğunu belirten GWEC CEO’su Ben Backwell,
“Dünya hala Covid-19 salgınının ekonomik etkileriyle sarsılırken, hükümetler ekonomilerini yoluna koymak için rüzgâr sektörünü kilit bir endüstri olarak görmelidir.” dedi.
GWEC, 2021-2025 yılları arasında küresel olarak 470 GW’lık ek yeni karasal ve açık deniz rüzgâr kapasitesinin kurulacağını tahmin ediyor.
Ortaya çıkacak yeni iş imkânlarının ağırlıklı olarak; Çin, ABD, Hindistan, Almanya, İngiltere, Brezilya, Fransa, İsveç, İspanya, Güney Afrika ve Tayvan dâhil olmak üzere, rüzgâr enerjisinde yüksek büyüme gösteren pazarlarda ortaya çıkacağı öngörülüyor.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na göre 751 GW’lık rüzgâr enerjisi kapasitesiyle sektör, bugüne kadar dünya çapında yaklaşık 1,2 milyon iş imkânı sundu.
Rüzgâr enerjisinde dünyanın önde gelen ülkeleri, bu alanda yüz binlerce doğrudan işe ev sahipliği yapıyor.
GWEC Market Intelligence tarafından yapılan küresel bir ankete göre, 2020 itibarıyla Çin’de yaklaşık 550 bin, Brezilya’da 260 bin, ABD’de 115 bin ve Hindistan’da 63 bin kişi bu alanda çalışıyor.
Rüzgar ve diğer temiz enerji sektörlerinin önemli ölçüde daha fazla ekonomik fayda ve iş sağladığına dair kanıtlara rağmen, Covid-19 teşvik paketlerinde, temiz enerjiye kıyasla fosil yakıt enerjisine kümülatif olarak 30 milyar dolar daha fazla harcandığı bilgisini veren Backwell’e göre,
“Bu durum, COP26 konferansı öncesinde iyileştirme ve iklim acil durumunun ele alınması için yapılan çağrılarla uyuşmuyor. Temiz enerji yerine fosil yakıtlara harcanan her bir dolar, potansiyel işlerin kaçırıldığı anlamına geliyor.”