Isıtma ve ulaştırma gibi enerjiyi son tüketen sektörlerin elektrifikasyonu Türkiye’nin enerji dönüşümü stratejisinin hayati bir bileşeni olarak gösteriliyor.
Elektrifikasyon sistem verimliliğini artırmaya olanak verdiğine dikkat çeken uzmanlara göre bu sayede, ihtiyaç duyulan elektriğin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması koşuluyla enerjiyi son tüketen sektörlerde yenilenebilir enerji payı artırılabilir.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, elektrik sisteminin daha güçlü, güvenilir ve esnek bir hale getirilmesi için analizlerin yer aldığı, “Rüzgâr ve güneşin şebekeye entegrasyonu için sektör eşleştirme” başlıklı yeni bir rapor yayımladı.
Sektör eşleştirmesi, yenilenebilir payını artıracak
Rapora göre, elektrik sisteminde üretimle ısıtma ve ulaştırma sektörlerinin elektrifikasyon yoluyla eşleştirilmesi, 2030 yılında Türkiye’nin toplam elektrik üretiminde rüzgâr ve güneş enerjisi payını yüzde 30 seviyelerine getirerek, elektrik sisteminin daha güçlü, güvenilir ve esnek bir hale getirilmesini sağlayabilir.
Talep tarafı katılımının, elektrifikasyonun körüklediği puant talep artışını karşılamak için gerekli olan potansiyelin, ilave üretim ve dağıtım şebeke yatırımına ihtiyaç duyulmadan hayata geçirilmesinde önemli rol oynayabileceğine dikkat çekilen raporda,
“Türkiye’de talep tarafı katılımı seçeneklerinin tüm teknik ve ekonomik potansiyeliyle hayata geçirilmesi 2030’da puant talebi 10 GW azaltabilir ve puant talepteki net azalmanın yaklaşık 6 GW’ı esnek alan ısıtma ve akıllı elektrikli araç şarjından gelebilir.” ifadeleri yer alıyor.
İşletme verimliliğinde yılda 122 milyon avro tasarruf sağlanabilir
Raporda öne çıkan bir diğer başlık ise talep tarafı katılımının etkinleştirilmesiyle, işletme verimliliğinde sağlanacak tasarruflar.
Talep tarafı katılımının etkinleştirilmesiyle, elektrik santrallerinin yakıt tüketiminin ve yük alma/yük atma gerekliliklerinin azaltılması yoluyla işletme verimliliğinde yılda 122 milyon avroya kadar tasarruf sağlanabileceği öngörülüyor.
Net kazancın 550 milyon avro olması öngörülüyor
Üretim ve dağıtım şebekelerinin kapasite artırımının önlenmesiyle elde edilen tasarrufun ise yılda yaklaşık 500 milyon avroya ulaşabileceği belirtiliyor.
Raporda sunulan bu öngörüye göre, 2030’da toplam maliyetler yılda 72 milyon avro, net kazanç ise 550 milyon avro olabilir.
Yeni piyasa düzenlemelerine ihtiyaç var
Bu tasarrufların elde edilmesinin, sistemin esnek hale getirilmesi ve talep tarafı katılımı hizmetlerinin stratejik bir yaklaşımla planlanmasının yanı sıra yeni iş modellerinin belirlenerek yatırımcı için cazip hale getirildiği yeni piyasa düzenlemeleri ile mümkün olacağı vurgulanıyor.
Türkiye’nin, daha yüksek rüzgâr ve güneş enerjisi payı elde etmek için elektrifikasyon ve sektör eşleştirmeyi de kapsayan mevcut elektrik sistemi stratejisini geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar,
“Talep tarafı katılımını sağlayacak yeterli altyapı ve elektrik piyasalarını talep tarafı katılımı için daha elverişli hale getirecek uygulamaların hayata geçirilmesi gerekecektir.” İfadelerini kullanıyor.
Rapora göre, elektrifikasyonu daha “akıllı” hale getirme potansiyeline sahip olan talep tarafı katılımı, elektrik sisteminde ilave yatırımları önleyebilir, elektrik üretim verimliliğini yükseltebilir ve değişken yenilenebilir enerji kaynaklarının sistem tarafından yüksek yaygınlıkta temin edilme gücünü artırabilir.