Enerji düşünce kuruluşu Ember’in yayınladığı dördüncü yıllık Küresel Elektrik İncelemesi, küresel elektrik talebinin yüzde 93’ünü temsil eden 78 ülkede 2022 yılına ait elektrik verilerini sunuyor. Rapora göre, rüzgâr ve güneş enerjisinin küresel elektrik üretiminin 2022’de yeni bir rekor kırarak, fosil yakıt çağının çöküşünün başladığını ortaya koyuyor.
Raporda yer alan verilere göre; güneş enerjisi, bir önceki yıla göre yüzde 24 oranında artarak ve Güney Afrika’nın tamamına yetecek kadar elektrik üreterek üst üste 18. kez en hızlı büyüyen elektrik kaynağı oldu.
Rüzgâr enerjisi üretimi ise 2022’de yüzde 17 artarak neredeyse tüm Birleşik Krallık’a yetecek kadar elektrik üretti.
2022’de rüzgâr ve güneş enerjisi üretimindeki artış, küresel elektrik talebindeki artışın yüzde 80’ini karşıladı.
Küresel elektrik üretiminde en büyük düşüş nükleer enerjide yaşandı.
Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisi 2022 yılında 50,14TWh elektrik üretimi yaparak, toplam elektrik üretimin yüzde 15,46’sını karşıladı.
Araştırmanın başyazarı Małgorzata Wiatros-Motyka, “İklim için belirleyici olan bu on yıl, fosil çağının sonunun başlangıcıdır. Temiz enerji çağına giriyoruz.” açıklamasını yaptı.
Wiatros-Motyka sözlerine şöyle devam etti:
“Rüzgâr ve güneş enerjisinin meteorik bir yükselişle zirveye ulaşması için ortam hazır. Temiz elektrik, ulaşımdan sanayiye ve ötesine kadar küresel ekonomiyi yeniden şekillendirecektir. Fosil emisyonlarının azaldığı yeni bir dönem, kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılacağı ve gaz enerjisindeki büyümenin sona ereceği anlamına geliyor. Değişim hızla yaklaşıyor. Ancak her şey hükümetlerin, işletmelerin ve vatandaşların 2040 yılına kadar dünyayı temiz enerji yoluna sokmak için şimdi atacakları adımlara bağlı.”
“Sürece dahil olmayanlar geride kalacaktır”
Rapora ilişkin görüşler ise şöyle:
BM Genel Sekreteri’nin Herkes için Sürdürülebilir Enerji Özel Temsilcisi ve BM-Enerji Eş Başkanı Damilola Ogunbiyi: “Küresel ilerleme cesaret verici olmakla birlikte, yenilenebilir enerjinin benimsenmesinde gelişmiş ülkeler ve Asya’daki gelişmekte olan ekonomiler lehine orantısız bir şekilde artan eşitsizliği ortaya koymuyor; gelişmekte olan ülkelerin geride kalmamasını ve yüksek karbonlu geleceklere kilitlenmemesini sağlamak için çok daha fazlasının yapılması gerekiyor. Ayrıca, kömür enerjisi 2022 yılında küresel elektriğin yüzde 36’sını üreterek dünya çapında tek en büyük elektrik kaynağı olmaya devam etti; bu da enerji sektörünün yüzyılın ortasına kadar küresel olarak net sıfır hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemediği anlamına geliyor; rüzgâr ve güneş enerjisinin yaygınlaştırılmasının büyük ölçüde ve acilen hızlandırılması gerekiyor.”
Uluslararası Güneş Birliği Genel Müdürü Dr. Ajay Mathur: “Kümülatif küresel güneş PV kapasitesi son on yılda ~942 GW’a ulaşırken, küresel rüzgâr kapasitesi ~853 GW’a ulaştı. Çin, ABD, Hindistan ve Japonya gibi ülkeler küresel güneş enerjisi kapasitesine en büyük katkıyı yapan ülkeler oldu. Son on yılda, güneş ve rüzgâr enerjisi maliyetleri büyük ölçüde düştü (sırasıyla yüzde 82 ve yüzde 34), ancak kömür yakıtlı enerji maliyetleri aynı kalırken nükleer yakıtlı enerji maliyetleri yüzde 61 oranında arttı. Küresel yenilenebilir enerji payı artarken, 2030 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için yenilenebilir enerji üretiminin toplam üretimin en az yüzde 60’ını yenilenebilir kaynaklardan karşılaması gerekiyor.”
“İlerlemenin yolu yenilenebilir enerjiyi hızlandırmaktan ve yenilenebilir enerji teknolojisini küresel bir kamu malı haline getirmekten geçiyor. Finansmanın kolaylaştırılması, bileşenlere ve hammaddelere küresel erişimin iyileştirilmesi ve tedarik zincirinin coğrafi olarak çeşitlendirilmesine yönelik sağlam politikalar bazı zorlukların üstesinden gelecek. Buna ek olarak, sürekli kapasite geliştirme, enerji sübvansiyonlarının fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye kaydırılması ve güneş enerjili mini şebekeler evrensel enerji erişimine doğru daha hızlı hareket edilmesini sağlayacak.”
Rocky Mountain Institute (RMI) Enerji Stratejisti Kingsmill Bond: “Ember’in analizi küresel elektrik sisteminde önemli bir dönüm noktasını yakalıyor. Çin’in öncülüğünde güneş ve rüzgâr enerjisindeki hızlı büyüme, fosil yakıt talebinin zirveye ulaştığı ve gelecekteki tüm büyümenin yenilenebilir enerji kaynaklarından geleceği anlamına geliyor. Yatırımcıların sermaye dağılımlarını bu yeni ortama göre ayarlamalarının zamanı geldi.”
Landscape Endonezya’nın İcra Kurulu Başkanı Agus Sari: “Fosil elektrik sistemi şu anda muazzam büyüklükte atıl varlık riski barındırıyor. Temiz enerji daha ucuz ve çok daha az değişken. İklim krizinin yaşandığı günümüzde enerji dönüşümü kaçınılmaz. Bu sürece dahil olmayanlar geride kalacaktır.”
Greenpeace Doğu Asya Kıdemli Politika Danışmanı Li Shuo: “Çin, küresel enerji sektörü söz konusu olduğunda 800 kiloluk bir gorildir. Bunun nedeni sadece Çin’in büyüklüğü değil, aynı zamanda elektrik sektörünün gelişimindeki endişe verici eğilim. Çin hiç şüphesiz küresel yenilenebilir enerji genişlemesine öncülük ediyor. Ancak ülke aynı zamanda kömür projelerinin onaylanmasını da hızlandırıyor. Dünyanın başka yerlerinde görülen yenilenebilir enerji ve fosil yakıt arasındaki dengeleme dinamiği, Çin’de karşılıklı olarak birbirini güçlendiren bir ilişki haline geliyor. Bu durum ülkeyi gerçek anlamda karbonsuzlaştırmaya yetmeyecek. Ülkeyi kendisi için belirlediği karbon nötr vizyonuna geri döndürmek için hızlı enerji sektörü reformlarına ihtiyaç var.”
Raporun önsözünü yazan Şili Enerji Bakanı Diego Pardow: “Şili son yıllarda dönüşüm sürecinde önemli ilerlemeler kaydetti. Elde edilen son başarılar, Şili’yi yenilenebilir enerjilere yatırım yapmak için en iyi gelişmekte olan ülke konumuna getirdi, sistemimizdeki temiz enerjilerin yüksek penetrasyonuna ek olarak, geçen yılki dönüm noktası, elektrik üretiminde güneş ve rüzgârın ilk kez kömürü geçmesi oldu.
Bu açıdan 2023 yılı, özellikle de elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonların bu yıldan itibaren azalmaya başlayabileceğini gösteren bu raporun öngörüsü sayesinde, küresel düzeyde umut verici görünmektedir. Ancak önümüzde hala kat etmemiz gereken uzun bir yol, birçok zorluk ve net bir hedef var: Her zaman insanı merkeze koyarak hızlı hareket etmeliyiz. Artık mazeret yok.”