Özlem Kıldır – Profinstance Danışmanlık A.Ş. Genel Müdürü
Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) tarafından hazırlanan 2023 Küresel Rüzgâr Enerjisi Raporu’na göre, bugün dünya genelinde rüzgâr enerjisi kurulu gücü yaklaşık 906 GW seviyelerine ulaşmıştır. 2022 yılı itibariyle kurulu gücün 842 GW’ı karasal rüzgâr enerjisi santrallerinden (RES) oluşurken, kalan 64 GW’ı deniz üstü RES’lerden oluşmaktadır.
Türkiye artan nüfusu, gelişmekte olan bir ülke olması ve enerjide dışa bağımlı olması nedeniyle enerji yatırımlarını artırmaktadır. Yenilenebilir enerjide son yıllarda gerçekleşen kapasite artışları bunun en önemli kanıtıdır. Örnek olarak, rüzgâr enerjisinde 2012 yılında 2,3 GW kurulum kapasitesinden 2021 yılı itibariyle 11,1 GW’a ulaşılmıştır (TÜREB, 2022).
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin deniz üstü RES teknik potansiyeli 75 GW olarak tespit edilmiştir (Dünya Bankası, 2019). Bunun 12 GW’ı sabit temelli RES’lerden oluşurken, 63 GW’ının yüzer RES’ler ile sağlanacağı öngörülmüştür.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyetlerini yürüten Güney Marmara Kalkınma Ajansı tarafından Profinstance Danışmanlık firması işbirliği ile TR22 Bölgesi Deniz Üstü Rüzgâr Santrali ve Limanı Ön Fizibilite Raporu altında Güney Marmara (Balıkesir ve Çanakkale illeri) kıyılarında bir deniz üstü rüzgâr santralinin ve bu santrallere hizmet verebilecek limanların ön-fizibilite çalışması kapsamında aday bölgeler saptanmış olup, bu aday bölgeler içerisinde uygun alanlar tespit edilmiştir.
Uygun alanların tespitinin ardından, bu alanlarda kurulabilecek santrallerin üç ana senaryo (20 MW,
200 MW ve 1200 MW) üzerinden belirlenmesi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra üretilecek enerji verilerinden yola çıkılarak bu senaryolara bağlı olası santrallerin finansal ve ekonomik analizleri yapılmıştır.
Çalışma kapsamındaki finansal analiz bölümü, Türkiye için “Deniz Üstü Rüzgâr” alanında şimdiye kadar gerçekleştirilmiş yurtdışı destekli kamu fizibilite çalışmalarının üzerine bir finansal analiz bölümü de içererek, önemli bir ilk adım oluşturmaktadır. Finansal analiz çalışması, USD 10 milyon üzerinde uluslararası finansal kuruluşlarca finanse edilen büyüklükte yenilenebilir enerji finansman çalışmalarına da baz olacak standart ve yöntem kullanılarak tamamlandığından, bu alanda da bir ilki oluşturmaktadır.
Özellikle çalışmanın başa baş enerji fiyatı analizi ve sonuçları da kamu otoritelerine bu projelerin kamu tarafından desteklenmesi aşamasında hangi fiyat sevilerinin uzun vadeli bir mekanizma ile desteğe konu edilebileceğine ilişkin de ışık tutmaktadır.
Finansal analize konu varsayımlar periyodik varsayımlar, makroekonomik varsayımlar, piyasayla ilgili varsayımlar, senaryolar, CAPEX, OPEX ve finansmana ilişkin varsayımlar olarak gruplanmıştır.
Finansal analiz kapsamında, ilgili varsayım kalemlerine ilişkin veriler uluslararası kuruluşların, bankaların, danışmanlık şirketlerinin raporları ve resmi kaynakların yayınlarından temin edilmiştir. Bu noktada özellikle sabit yatırım giderleri ve operasyonel giderler noktasında literatür verileri esas alınmıştır. Sabit yatırım giderleri ve operasyonel giderlerin kırılımlarının belirlenmesi ve bu kırılımların toplam içerisindeki yüzdelik payının belirlenebilmesi için de ilgili literatürden yararlanılmıştır.
Piyasa ile ilgili varsayımlar kapsamında YEKDEM fiyatı olarak 2018 yılında düzenlenen deniz üstü YEKA yarışmasındaki en yüksek fiyat olan 80 USD/MWh baz alınmıştır. Elektrik satış fiyatı tarife garantisi mekanizması üzerinden ilerlediğinden ve USD bazında olduğundan, spot fiyata geçiş süresine kadar bir eskalasyon öngörülmemiştir. Bu tarihten sonraki satışların piyasa spot fiyatı üzerinden gerçekleştirileceği varsayılmış olup, piyasa spot fiyatı 2022 yılı için 65 USD/MWh olarak belirlenmiştir. Spot fiyat ile satış yapılacak tarih üretim rakamlarına bağlı olduğundan, senaryo bazında farklılıklar olmaktadır. Diğer varsayımlar kalemleri içerisinde ise YEKDEM’e tabi olacak üretim miktarı, elektrik ödemelerinden kaynaklı alacak ve borçların nakit akışa etki süresi, TEİAŞ sistem işletim bedeline ilişkin varsayımlar ve dönemlik geleceğe taşınabilen zarar periyodu yer almaktadır.
Çeşitli senaryolar altında finansal analiz kapsamında her bir senaryo için İç Karlılık Oranı, Minimum Borç Servisi Karşılama Oranı, Maksimum ve Ortalama Başabaş Fiyat ile Yatırımın Geri Dönüş Süresi metrikleri değerlendirilmiş olup, tüm senaryoların finansal analiz sonuçları aşağıda tablo şeklinde verilmiştir.
Yapılan finansal analizler sonucunda bulunan İç Karlılık Oranı (İKO) rakamları değerlendirildiğinde, İKO rakamlarının farklı senaryolar bazında 4,1 ile 9,1 arasında değiştiği gözlenmiştir. Prototip olmayan senaryolarda İKO değerinin 7,6 ile 9,1 arasında değiştiği göz önüne alındığında bu durum çeşitli yatırım aşamalarında gözlemlenen beklenen getiri oranları ile uyumlu bulunmuştur.
Borç Servisi Karşılama Oranları değerlendirildiğinde 20 MW’lık prototip senaryolarda en düşük minimum BSKO değerine ulaşılmıştır. Bununla birlikte BSKO değerinin 1 civarında seyretmesi de esasen projelerin kendi üzerinden finansal yükü taşıyabildiğini göstermektedir. İlgili senaryolar prototip olduğundan bu değerler normal olarak değerlendirilmektedir. Prototip olmayan senaryolar için BSKO değeri 1,23 ila 1,39 arasında değişmektedir. İlgili BSKO değerleri rüzgâr enerjisi projeleri için uygun değerler olup, projelerin finanse edilebilir durumda olduğunu göstermektedir.
Maksimum ve Ortalama Başabaş Fiyatların değerlendirilebilmesi için dünyadaki deniz üstü RES ihaleleri ve dünyadaki santrallerdeki ortalama seviyelendirilmiş elektrik maliyeti (LCOE) değerleri baz alınmıştır. Bu noktada 2009-2018 yılları arasında dünya genelinde yapılan deniz üstü RES ihale fiyatlarına bakıldığında kazanan fiyatların 0-200 EUR/MWh aralığında olup düşme eğilimi gösterdiği görülmektedir. Bu durum teknolojinin gelişmesi ve risklerin azalması gibi durumların fiyatlara yansıması ile açıklanabilir.
Türkiye ve Avrupa elektrik fiyatlarına bakıldığında, söz konusu proje ile düşük fiyatlarda elektrik üretimi yapılabileceği anlaşılmıştır. Projenin Türkiye’deki ilk proje olacağı varsayıldığında, başabaş elektrik fiyatları oldukça rekabetçi bulunmuştur. Ayrıca ülkemizde deniz üstü RES projelerinin artmasıyla ilgili fiyatların daha da düşmesi ve daha ucuz elektrik üretiminin gerçekleştirilebileceği fırsatların oluşması beklenmektedir.
Finansal analiz sonuçlarına genel anlamda bakıldığında Türkiye için proje örneklerinin Avrupa’daki projelerin ilk başladığı dönemlere kıyasla daha rekabetçi bir seviyede olduğu, her ne kadar Avrupa bölgesi zaman içerisinde maliyet azalışları, verimlilik artışları, finansman maliyeti avantajları sayesinde daha düşük seviyeye gelmiş olsa da Türkiye’nin bu anlamda önemli bir aşamada olduğu söylenebilir.
Bu sonuç esasen şu açıdan önem arz etmektedir: Belirtilen senaryolar kapsamında çalışılan projeler, kamu tarafından belirlenecek mevcut enerji fiyatlarının altında bir uzun vadeli fiyat garantisi ile finanse edilebilir noktaya gelmektedir.