Cambridge Sürdürülebilirlik Liderliği Enstitüsü (CISL), E.ON Group Innovation GmbH ve IfM Engage tarafından hazırlanan rapora göre, dünyada güneş enerjisi kapasitesinin 2050’ye kadar 4,6 TW’a ulaşması bekleniyor. Ancak güneş panellerinin ortalama ömrü 25-30 yıl arasında değiştirken, devre dışı kalan panellerin atık miktarı 2050’ye kadar 200 milyon tonu geçebilir. Bu atıkların kontrolsüz bir şekilde bertaraf edilmesi, çevresel kirlilik ve ham madde israfı riski taşıyor.
Rapora göre, döngüselliğe dayalı bir fotovoltaik sektörünün, sadece atıkları azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda Avrupa’nın ham madde ithalatına olan bağımlılığını da azaltabileceği belirtilirken, döngüsellik stratejileri arasında şu önemli adımlar bulunuyor:
Onarım ve Yeniden Kullanım: Kullanım ömrü tamamlanmamış panellerin tamir edilerek tekrar kullanılması.
Geri Dönüşüm: Panellerin içerisindeki değerli metallerin (silisyum, gümüş vb.) geri kazanılması.
Yeni Tasarımlar: Daha kolay geri dönüşüme uygun panellerin geliştirilmesi.
Dijital Takip Sistemleri: Panellerin ömrü boyunca izlenmesini sağlayarak geri dönüşümlerini kolaylaştırmak.
Raporda, Avrupa Birliği’nin döngüsellik politikalarını daha da geliştirmesi gerektiği vurgulanıyor. 2015 ve 2020 yıllarında kabul edilen Döngüsel Ekonomi Eylem Planları kapsamında, güneş panelleri de atık elektroniğı (WEEE) kategorisine dahil edilmişti. Ancak, rapor politika yapıcıların mevcut yasal düzenlemeleri daha da geliştirerek, şirketleri geri dönüşüm konusunda daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmesi gerektiğini belirtiyor.
Ayrıca, özel sektörün de bu alana yönelik yatırımlar yapmasının kritik olduğu belirtiliyor. Buna göre, Avrupa’daki şirketler, geri dönüşüme yönelik yeni teknolojilere yatırım yaparak hem ekonomik fırsatlar yakalayabilir hem de sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlayabilir.
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan E.ON Group Innovation GmbH Araştırma ve Teknoloji Başkanı ve Genel Müdürü Dr. Munib Amin şunları söyledi: “Bu rapor, sirküleritedeki fırsatları ve engelleri vurgulayarak, bu zorlukların üstesinden gelmek için bir yol haritası sunması açısından önemlidir. Yenilikçi ve işbirlikçi yaklaşımları benimseyerek, kullanım ömrü sonuna yaklaşan fotovoltaiklerde beklenen artışın çevresel etkilerini etkili bir şekilde yönetebiliriz.”
IfM Engage CEO’su Dr. David Lott şunları ekledi: “Bu rapor, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşma yarışında kritik bir anı vurguluyor. Güneş enerjisi, birçok ülkenin emisyon azaltma hedeflerine ulaşma planlarında önemli bir yer tutarken, kullanım ömrünün sonunun sürdürülebilir yönetimi şu anda büyük bir zorluktur. Bu rapor, güneş enerjisi değer zincirindeki daireselliğe odaklanarak, sürdürülebilirlik ve ekonomik büyüme arasında denge kurma ihtiyacını vurguluyor ve çevre dostu çözümlerin geliştirilmesinin bir ürünün tüm kullanım ömrü boyunca sürdürülebilirlik gerekliliklerini yansıtması gerektiğini hatırlatıyor.”
CISL’den Elliot Whittington ise, “Yeşil enerji dağıtımı iklim hedeflerimiz için kritik öneme sahip ve öyle olmaya devam edecek, ancak bu genişledikçe daireselliğe odaklanmalıyız, aksi takdirde yeni sorunlar yaratma riskine gireceğiz. Güneş paneli atıklarının 2050 yılına kadar 0,2 milyon tondan 200 milyon tona çıkarak 1.000 kat artacağı tahmin ediliyor; Bu rapor, Avrupa politika yapıcıları için alarm veriyor ve bir plan ortaya koyuyor: geri dönüşüm kapasitesini şimdi oluşturun ve bugünün panellerini yarının kaynaklarına dönüştürmenin rekabet avantajını elde edin.” diye konuştu.
Güneş enerjisi sektörü, dünyanın en hızlı büyüyen yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olarak dikkat çekiyor. Döngüselliğe dayalı yeni politikalar ve iş modelleri, hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük faydalar sağlayabilir. Avrupa’nın güneş enerjisi sektöründe döngüselliğe yönelik adımları, küresel anlamda da örnek teşkil edebilir.