Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), enerji teknolojilerinde kullanılan minerallerin sektöre etkilerini değerlendirdiği bir makale yayımladı.
Tae-Yoon Kim ve Milosz Karpinski tarafından kaleme alınan yazıya göre mineraller, rüzgâr türbinleri, güneş panelleri ve elektrikli araçlar gibi günümüzde yaygın olarak kullanılan temiz enerji teknolojilerinde kullanılıyor.
Ancak analistlere göre, bu ve diğer önemli teknolojilerin dünyadaki enerji dönüşümünü hızlandırması ve mineral kaynaklarından yeterli derece yararlanabilmesi ile ilgili analizler yeterli değil.
Lityum, kobalt ve nikelin bataryalara daha yüksek şarj performansı ve yüksek enerji yoğunluğu sağladığını belirten IEA’ya göre,
“Bakır, elektrik akımlarını benzersiz bir şekilde yürütme kabiliyeti sayesinde enerji sistemleri boyunca gereklidir. Neodimyum gibi bazı nadir toprak elementler, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araçlar için hayati önem taşıyan güçlü mıknatıslar yapılmasını sağlıyor.”
Covid-19 salgını ile birlikte madencilik faaliyetlerinin de dünya çapında etkilendiğini dile getiren araştırmaya göre, mineraller de dâhil olmak üzere temiz enerji tedarik zinciri ile ilgili riskler daha önemli bir odak noktası haline geldi.
Peru’da küresel üretimin yüzde 12’sinden sorumlu olan bakır madenciliği faaliyetleri durma noktasına geldi. Güney Afrika’da ise çok sayıda temiz enerji teknolojisi ve emisyon kontrol cihazlarında kullanılan platin üretimi yüzde 75 etkilendi. Ancak ülke sonrasında bu madenlerin yüzde 50 kapasite ile çalışmasına izin verdi.
“Sürdürülebilir gelecek için temiz enerji teknolojilerine olan talep artıyor”
IEA’ya göre, sürdürülebilir bir gelecek için temiz enerji teknolojilerine olan talep günden güne artıyor ve bu teknolojilerinin yayılması hızlandıkça kritik minerallere olan talep de artacak.
Bazı minerallere olan talep artışının enerji dönüşümünde itici bir güç olduğu dile getirilen araştırmaya göre, “2015 yılından bu yana, elektrikli ulaşım ve şebeke depolama bugün toplam talebin yüzde 35’ini oluşturan lityumun en büyük tüketicileri haline geldi. Aynı şekilde, bu uygulamaların kobalt talebinde payı aynı dönemde yüzde 5’ten neredeyse yüzde 25’e yükseldi.”
Tedarik zinciri önemli
Enerji dönüşümünün merkezinde bulunan birçok mineralin üretiminin tek bir ülkede toplanabildiğine dikkat çeken araştırmacılar,
“Bazı durumlarda, tek bir ülke dünya çapındaki üretimin yaklaşık yarısından sorumludur. Rafineri işlemlerinin yoğunluğu da yüksektir, sadece Çin küresel lityum ve kobalt rafine işleminin yüzde 50-70’ini oluşturmaktadır.” açıklamasında bulunuyor.
Bu durumda tedarik zincirlerinin yasal değişikliklerden, ticaret kısıtlamalardan hatta ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıktan etkilenebileceğini ifade eden IEA Uzmanlarına göre, ithal mineral kullanılması güneş paneli, rüzgâr türbini ve batarya üreten şirketler için bir endişe kaynağı olabilir.
Temiz enerji teknolojilerinin yayılması hızlandıkça, maliyet öğelerinin çoğunun daha da düşerek teknoloji öğreniminden ve ölçek ekonomilerinden faydalanması muhtemel. Bununla birlikte, yatırımlar talep büyümesine ayak uyduramaz ve tüm tedarik zinciri boyunca dalgalanmalar yaşanırsa, mineral maliyetleri farklı bir yönde hareket edebilir.
IEA’ya göre mineral üreten ülkeler arzı karşılarken emisyon salımı ile ilgili katı hedefler koyarak iklim değişikliği ile mücadelede çözümün bir parçası olabilirler.