Dünya çapında mücadele edilen salgın, elektrik talebi ile birlikte yenilenebilir enerji maliyetlerini de azalttı.
Clean Technica’da yer alan habere göre, kömüre olan talebin azalmasında başta mevsimsel faktörler etkili olsa da, kömürden elektrik üretiminin geleceği çok da parlak değil.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kömür endüstrisinde gelişmiş bir eyaleti olan Wyoming buna bir örnek olarak gösteriliyor. Politika yapıcıların bu bölgede istihdam yaratmak ve yeni gelirler elde etmek için rüzgâr enerjisine yöneldiği ve rüzgâr enerjisi ihracatını artırmak için adımlar atacağı ifade ediliyor.
Eyaletteki en önemli rüzgâr enerjisi şirketlerinden biri olan Rocky Mountain Power, enerji kapasitesine 1150 MW’lık yeni rüzgâr enerjisi eklemeyi ve farklı eyaletlere enerji ihracatını artırmayı planlıyor.
New Mexico Eyaleti’nde ise Avangrid Şirketi’ne ait 35 bin dönümlük arazi üzerine kurulacak 306 MW kapasiteli bir rüzgâr santralinin 2020 yılı sonunda faaliyete geçirilmesi hedefleniyor.
Şu anda New Mexico 1952 MW’lık bir kurulu kapasiteye sahip ve Amerikan Rüzgâr Enerjisi Birliği’ne göre 1020 MW’lık bir kapasite ise inşaat halinde.
Kanada’dan Kuzeydoğu ABD’ye hidroelektrik hattı
Su, günümüzde kullanılan tek büyük ölçekli ve uzun süreli enerji depolama imkanı sağlayan yenilenebilir enerji kaynağı olarak gösteriliyor ve hidroelektriğin ABD’nin en büyük yenilenebilir enerji kaynağı olduğu belirtiliyor.
Rüzgâr enerjisi, hidroelektrik ile bir yarış halinde ve ABD’de yeni bir hidroelektrik santrali için baraj inşa etmeye uygun yer bulmak neredeyse imkânsız. Ancak ABD’nin kuzeydoğu bölgeleri için planlanan 1 milyar dolarlık New England Temiz Enerji Bağlantısı projesi hızla ilerliyor.
Önerilen bu hidroelektrik iletim hattı ile Kanada’dan Kuzeydoğu ABD’ye uzanan 1200 MW’lık temiz enerji kapasitesine ulaşılabilir.
Tüm bunların yanı sıra politika yapıcılar yeşil hidrojen üretmek için rüzgâr gücünü kullanacakları bir proje üretmeyi de planlıyor.