Nüfus artışı ve artan kentleşme ile birlikte, önümüzdeki 10 yıl içinde küresel enerji ihtiyacının yüzde 55 artacağı tahmin ediliyor.
Bu zamana kadar yaşanan büyümenin çoğu fosil yakıtlardan gelse de yenilenebilir enerji teknolojileri sayesinde artık dünyanın enerji talebinin bu kaynaklardan da sağlanabileceği görülüyor.
Len Calderone, Altenergymag’de yer alan yazısında, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki bu artışın yıllık yüzde 34 büyüme oranıyla güneş ve yüzde 24 ile rüzgâr enerjisinden sağlanacağı bilgisini veriyor.
Yenilenebilir enerji kullanımını artırarak, küresel ekonomiye enerji sağlama yöntemini kökten değiştirme potansiyeline sahip olduğumuzu dile getiren Calderone,
“Şu anda, fosil yakıt bazlı enerji sistemimiz sayesinde çevre ve sağlık maliyetlerimiz artıyor. Fosil yakıtlardan uzaklaşıp yenilenebilir enerjilere daha fazla güvenmenin avantajları çok fazla. Fosil yakıt, petrol, doğalgaz ve kömür çıkarmak toprağa zarar verdiği, suyumuzu kirlettiği ve madencilik ve sondaj gibi meşakkatli işleri yapan insanların güvenliğini tehlikeye attığı için çevremizi etkiler. Yakıt taşınırken yaşanan dökülmeler ise çevresel felaketlere dönüşebilir.” diyor.
Yenilenebilir kaynakların çoğunun yerel olduğunu ve herhangi bir nakliye tehlikesi oluşturmayacağını dile getiren Calderone, pahalı elektrik tesislerine ve elektrik hatlarına yatırım yapılmadan, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin hızlı bir şekilde kurulabileceğini söylüyor.
Güneş enerjisinin çatılarda ve geniş alanlarda inşa edildiğini dile getiren Calderone’a göre uzay, güneş enerjisi için bir sonraki sınır olabilir.
“Güneşin tüm potansiyelini kullanmıyoruz”
Güneşin tüm dünyada mevcut olan en büyük ve en güvenilir enerji kaynağı olduğunu vurgulayan Calderone, “Yine de güneşin tüm potansiyelini kullanmıyoruz. Güneş, ihtiyacımız olandan 860 bin kat daha fazla enerji sağlayabilir.” ifadelerini kullanıyor.
Güneşten 7/24 enerji elde etmek için, güneş panellerinin dünya çapında yerel olarak dağıtılması gerektiğini belirten Calderone, rüzgâr enerjisinin de küresel pazarda rekabetçi fiyatlara sahip bir kaynak haline geldiğini söylüyor.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) en son verilerine göre, 1997’de 7,5 GW olan kara ve denizdeki rüzgâr üretim kapasitesi, 2018’de 564 GW’a yükseldi.
Rüzgârdan elektrik üretimi 2009-2013 yılları arasında iki katına çıktı ve 2016’da rüzgâr enerjisi yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğin yüzde 16’sını oluşturdu.
Dünyanın pek çok yerinde rüzgâr enerjisi potansiyeli olduğunu ifade eden Calderone, “Ancak rüzgâr enerjisi üretmek için en iyi yerler bazen uzak yerlerdir ve açık deniz rüzgâr enerjisi etkileyici olanaklar sunar.” diyor.