Geçtiğimiz yıl dünya koronavirüs nedeniyle kilitlense de, Avustralyalı demir cevheri üreticisi Fortescue Metals Group Başkanı Andrew Forrest hareket halindeydi. Milyarder madencilik patronui salgına rağmen beş ay boyunca 47 ülkeyi gezdi.
Financial Times’ın haberine göre Forrest maden yatakları değil, temiz enerji arayışındaydı. Grup, Kırgızistan’dan Kore’ye kadar, hidroelektrik ve jeotermal enerji için en iyi bölgeleri arıyordu.
Forrest, Avustralya’ya geri döndüğünde, şirketinin yeşil hidrojene yatırım yapacağını ve pazarın 2050 yılına kadar 12 trilyon dolar değerine ulaşabileceğini açıkladı.
Forrest katıldığı bir TV programında da, “Fosil yakıtları yeşil enerjiyle değiştirme yolculuğu hızla ilerliyor.” dedi.
“Her yerde değişim göreceksiniz. 15 yıl sonra, dünya enerji sahnesi şu an olduğu gibi görünmeyecek.” diyen Forrest, “Yeşil enerjiyi çok ciddiye almayan, kirletici enerjiye tutunan herhangi bir ülke, sonunda geride kalacak.” ifadelerini kullandı.
Kazancının çoğunu demir cevheri satarak kazanan bir şirketin bu adımı bazı gruplarca samimi bulunmasa da Forrest, iklim ile ilgili endişelerin artması ile enerji dönüşümünün artacağına inanıyor.
Bu konudaki sicilinin tam olarak temiz olmadığını kabul eden Fortescue’nun karbon ayak izi yılda 2 milyon ton CO2 ve bu değer küçük bir ada eyaletinin ayak izine denk.
Avustralya, uzun zamandır büyük bir kömür ihracatçısı olmasına rağmen, Çin ve diğer büyük pazarların emisyonları azaltma planları ülkeyi de harekete geçirdi.
Şu anda dünyanın en büyük ekonomileri, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedeflerini benimsemiş durumda ve 189 ülke küresel ısınmayı 2 °C’nin altında sınırlamayı amaçlayan Paris Anlaşması’na katıldı.
İklim değişikliğini frenleme yarışında ülkeler fosil yakıtları devreden çıkarmak, temiz enerjiyi artırmak ve bu süreçte ekonomilerini dönüştürmek için acele ediyor.
Enerji politikaları değişiyor
Enerji sistemi değiştikçe, enerji politikaları da değişiyor. Geçtiğimiz yüzyılın büyük bölümünde jeopolitik güç, fosil yakıtlarla yakından bağlantılıydı.
Petrol ambargosu ya da doğal gaz kıtlığı korkusu ittifaklar kurmak ya da savaşları başlatmak için yeterliydi ve petrol yataklarına erişim büyük servetler kazandırdı.
Temiz enerji dünyasında ise yeni kazananlar ve kaybedenlerin ortaya çıkması bekleniyor. Temiz teknolojide uzmanlaşan, yeşil enerji ihraç eden veya daha az fosil yakıt ithal eden ülkeler veya bölgeler yeni sistemden kazanç sağlarken, Orta Doğu veya Rusya gibi fosil yakıtların ihracatına güvenenlerin güçleri azalabilir.
İzlanda’nın Eski Başkanı ve Enerji Dönüşümünün Jeopolitiği Küresel Komisyonu Başkanı Olafur Ragnar Grimsson’a göre temiz enerji dönüşümü ile yeni bir siyaset türü ortaya çıkacak.
Değişimin herkesin beklediğinden daha hızlı ve daha kapsamlı bir şekilde gerçekleşeceğini ifade eden Grimsson,
“Fosil yakıtlar enerji sisteminden yavaş yavaş çıktıkça, devletlerarasındaki ilişkilere hâkim olan güç merkezlerinin eski jeopolitik modeli de devreden çıkıyor. Fosil yakıt ekonomilerinin dünyasındaki büyük oyuncular olan devletlerin veya petrol şirketlerinin gücü yavaş yavaş kaybolacak.” ifadelerini kullanıyor.