Nordex Türkiye Genel Müdürü Habib Babacan, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Nordex Teknik Eğitim Merkezi’nin tamamlanan genişletme çalışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, merkezin içerisindeki eğitim biriminin 2016’da öncelikle Nordex’in kendi teknisyen kadrosunu eğitmek amacıyla kurulduğunu söyledi.
Eğitim merkezinin büyümesiyle beraber kendi kadrolarını Almanya’da eğitime göndermek yerine kendi personelleriyle İzmir’de eğitmeye başladıklarını kaydeden Babacan, “2016’da ilk çekirdeği atılan eğitim merkezimiz zamanla büyüdü. Şu anda Nordex’in global organizasyonu içerisindeki en büyük eğitim merkezi İzmir’de.” dedi.
Babacan, kurulduğundan bu yana merkezde yaklaşık 3 bin kişiye 30 binin üzerinde farklı eğitim verildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Şu anda da İzmir Kalkınma Ajansı ile bir program çerçevesinde 100 meslek lisesi öğrencisine eğitim veriyoruz. Bu eğitim merkezimizde Nordex’in global organizasyonuna hizmet eden bölgesel bir yapıya dönmek istiyoruz. Eğitim kadromuz tüm uluslararası eğitimleri verebilecek kapasitede. Şu anda dört büyük dersliğimiz var. Onun dışında simülasyon merkezimiz var. Simülasyon merkezimizde yaklaşık 1500-1600 metrekare civarında. Yüksekte çalışma eğitimleri sağlayan platformlarımız var. Bunların hepsini yan yana koyduğumuzda Türkiye’de bu kadar geniş çalışma platformlarının bir arada bulunduğu ve metrekare ve derslik sayısı olarak da bu kadar geniş bir araya geldiği kümelenme bizim merkezimizde var. Bu anlamda Türkiye’deki rüzgâr enerjisi teknik eğitimi anlamında en büyük merkez burası oldu.”
“Türkiye rüzgâr alanında çok daha ciddi bir potansiyele sahip”
Türkiye’de rüzgâr enerjisi endüstrisinin giderek büyüdüğüne ancak bu büyümenin sadece Türkiye odaklı olmadığına işaret eden Babacan, sektördeki pek çok üretici firmanın yurt dışına hem kanat hem kule ihracatı yaptıklarını söyledi.
Babacan, endüstrinin bu anlamda çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu belirterek, “Tabii türbin bakımı kısmına baktığınızda mevcut üniversiteler olsun meslek liseleri olsun, belli teknik eğitimler almakla beraber oradan çıkan personeli hemen türbin veya santrallerimizde çalıştıramıyoruz. Bu sebeple de zaten kendi eğitim merkezimiz var. Türkiye’de güçlü bir meslek lisesi ve üniversite altyapısı var. Buradan çıkan arkadaşlarımızı bizim türbin bakımı sağlayacak noktaya getirmemiz çok büyük bir problem olmuyor. Fakat sektörde yetişmiş eleman sayısına baktığımızda ihtiyacı karşılamıyor. Biz bunları eğiterek endüstriye kazandırmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Rüzgâr enerjisinin hem Türkiye’de hem de dünyada büyümeye devam edeceğini de ifade eden Babacan, kurulu gücün 10 bin MW’a ulaşmakla beraber Türkiye’nin rüzgâr alanında çok daha ciddi bir potansiyeli bulunduğunu vurguladı.
Babacan, rüzgâr santrali kurulumlarının ve firmalardaki istihdamın artmaya devam edeceğine işaret ederek, şöyle devam etti:
“Dünyada rüzgar yatırımları artmaya devam ederken Türkiye’deki üreticiler de global sanayiden ve piyasadan tabii ki paylarını alacaklar. Dolayısıyla biz özellikle yerli üreticiler tarafında bu istihdamın artmasını bekliyoruz. Şu anda 15 bine ulaştık. Tabii ki ilk 15 yıl sıfırdan bir noktaya geldiğimiz için çok hızlı bir büyüme oldu. Aynı hızı bekleyemeyiz ama bundan bir 15 yıl sonra rakamların 30 bine ulaşmasını bekleyebiliriz. Tabii bu sektöre özellikle üreticiler tarafında ve yatırımcılar tarafında verilmesi gereken desteklerle doğru orantılı büyüyecektir.”