AB’nin 2030 sera gazı azaltım hedefini yüzde 57’ye çıkaracak yasama müzakereleri Brüksel’de tamamlandı.
27 AB ülkesinin Bakanları ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Timmermans’ın, AB’nin Ulusal Katkı Beyanı’nı daha yüksek bir 2030 hedefi içerecek şekilde güncelleyeceği mesajı böylece destekleniyor. Emisyon açığını kapatmak için mevcut hedeflerin yukarı doğru revize edilmesi Glasgow’daki COP26’nın kilit sonuçlarından biriydi.
Ekim ayı sonunda AB’nin 27 Çevre Bakanı, müzakerelerin sonuçlanmasının ardından mümkün olan en kısa sürede “Fit for 55″ın temel unsurlarının nihai sonucunu yansıtmak üzere AB ve Üye Devletlerinin Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC) “uygun şekilde” güncellemeyi kararlaştırmıştı.
AB, 2022 yılı sonuna kadar Rusya’dan doğal gaz ithalatını üçte iki oranında azaltmak için harekete geçti. Bu yöndeki çabalarının bir kısmı, kimileri tarafından gaz için atılım olarak adlandırılan başka yerlere yönelmekti. Ancak AB aynı zamanda, bloğun 27 ulusal hükümetinin Avrupa’nın iklim değişikliği ile mücadelesinin bir parçası olarak üzerinde müzakere ettiği politika çözümleri ve Avrupa’nın güvenlik ve büyüme stratejisinin anahtarı olarak görülen “RePowerEU” adlı yeni acil durum müdahale paketini bir adım ileriye götürdü.
Sadece 2022 yılında, rüzgâr ve güneş enerjisindeki yıllık rekor artış, 11 milyar avroluk bir maliyetle fosil gaz ihtiyacının önüne geçti. Birçok analiz AB’nin CO2 emisyonlarının 2022’de düşeceğine işaret ediyor. Eylül ayının başlarında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin yenilenebilir enerji kullanımını arttırma ve hızlandırmaya yönelik taahhüdünü hatırlatarak bunu “gelecek için enerji sigortamız” olarak adlandırdı. Daha uzun vadeli bir resme bakıldığında, AB doğal gazın Avrupa’da geçerli bir geleceği olmadığını dile getiriyor.
Bu bağlamda fosil yakıtlara ve fosil yakıt altyapısına yapılacak uzun vadeli yatırımlar AB’nin yol haritası ile çelişeceği belirtiliyor. Ember’den Paweł Czyżak “kömür de gaz da Avrupa’da geri dönüş yapmıyor” diyor ve bu yakıtların daha ucuz olan yenilenebilir enerji kaynaklarıyla rekabet edemeyeceğini savunuyor.
CLG Avrupa AB İlişkileri Başkanı Ursula Woodburn, “Üye Devlet ve AB liderleri COP27’de AB’nin devam eden enerji kriziyle mücadele ederken iklim hedeflerinden geri adım atmayacağını ortaya koydular” diyerek şöyle devam ediyor:
“AB şimdi önümüzdeki aylarda, geliştirilmiş NDC’sini (Ulusal Katkı Beyanı’nı) uygulamak üzere güvenilir politikaları uygulamaya koyma fırsatına sahip. AB, Yenilenebilir Enerji, Enerji Verimliliği, Emisyon Ticareti Programı ve Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması gibi kilit dosyalar üzerinde yürüttüğü müzakerelerde iddialı anlaşmalara vararak NDC’sini daha da ileriye taşıyabilir. Bu sadece AB’nin küresel iklim liderliği konumunu ve gelecekteki rekabet gücünü güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Avrupalı işletmelere gerekli politika yönünü verecek ve iklim ve enerji çözümlerine yatırımı destekleyecektir.”
IDDRI İklim Programı Direktörü Lola Vallejo ise, “AB, yerel iklim eylemi konusunda sözünü tutuyor ve en kapsamlı iklim yasaları seti olan Fit for 55 paketini gerçeğe dönüştürme yolunda ilerleme kaydediyor.” açıklamasını yapıyor.
PowerShift Africa Kurucu Direktörü Mohamed Adow da, “Enerji krizinin de etkisiyle AB bir kez daha uzun vadeli iklim hedeflerini güçlendireceğinin sinyalini verdi; bu da AB’nin gaz kullanma süresinin daha da kısaldığı anlamına geliyor. AB yenilenebilir enerji kaynaklarına ve enerji verimliliğine iki kat daha fazla önem veriyor ve Avrupa’daki gaz talebi önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde düşecek. AB, AB Yeşil Anlaşmasını bir pusula olarak kullanarak iklim hedeflerine doğru tam ters yönde hızla ilerlerken, iklim nötr bir Avrupa’da gaz için uzun vadeli sözleşmeler boşuna olacaktır” diyor.