Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember verilerine göre, güneş enerjisi kurulumları 2022’de Avrupa Birliği’nde (AB) 41,4 gGW’la rekor kırdı ve AB’deki toplam güneş enerjisi kapasitesi 200 GW’ı aştı. Söz konusu rekor artışta, AB’nin Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltmak için temiz enerji kaynaklarına sağladığı teşvikler etkili olurken, çatı tipi güneş enerjisi santralleri büyümenin itici gücü haline geldi.
AB’nin toplam güneş enerjisi kapasitesinin yaklaşık yüzde 66’sını çatı tipi güneş enerjisi santralleri oluşturuyor.
Savaş öncesinde AB’de güneş enerjisi kapasitesinin 2022’de en iyi senaryoda 35,7 GW büyümesi, yıllık 50 GW kapasite artışının ise 2025’ten önce gerçekleşemeyeceği öngörülüyordu.
Savaşın etkisi ve enerji krizine karşı temiz enerji dönüşümünün hızlanmasıyla, güneş enerjisinde yıllık kapasite artışının öngörülenden iki yıl erken olacak şekilde ilk kez 2023’te 50 GW limitini aşması bekleniyor.
Solar Power Europe verilerine göre, savaş öncesinde AB’nin güneş enerjisi kapasitesi 2025’te 328 GW olarak öngörülürken, savaş sonrası planlama ve tahminler bu rakamın 400 GW’a ulaşacağını gösteriyor.
AB’de 2030’da 672 GW’a ulaşması öngörülen güneş enerjisi kapasitesinin, savaş öncesi öngörülere göre yüzde 37 artışla 920 GW’ı bulacağı hesaplanıyor.
AB’de güneş enerjisinde tahmin edilen büyüme hızı, rüzgâr enerjisine ise aynı şekilde yansımıyor.
WindEurope verilerine göre, AB’de 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 4 artışla 16,1 GW rüzgâr enerjisi kapasitesi devreye alındı. Bu rakam Avrupa kıtasında ise 19 GW oldu. Kıtada 2023-2027 döneminde 129 GW rüzgâr enerjisi kapasitesinin devreye alınacağı, bu rakamın 98 GW’ının AB ülkelerinde gerçekleşeceği öngörülüyor.
Öte yandan, AB’nin 2030’a yönelik iklim taahhütlerine ulaşması için yıllık 30 GW rüzgâr enerjisi kapasitesi kurması gerekiyor.
Savaş sonrası izin süreçlerini kısaltma eğilimi artıyor
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi AB’de de güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesinin daha hızlı büyümesinin önündeki en büyük engellerden biri izin süreçleri olarak görülüyor.
AB’de bu süreçler yasal olarak iki yıl ile sınırlandırılmaya çalışılsa da, uygulamada bazı ülkelerde güneş enerjisinde 4 yılı, kara rüzgâr enerjisinde ise 10 yılı bulan izin süreçleri görülebiliyor.
Analistlere göre, izin süreçlerinin kısaltılması temiz enerji dönüşümünün hızlanması, iklim taahhütleri ve Rusya’ya bağımlılığın sona erdirilmesinde kritik önem arz ediyor.
“AB’de 120 GW’lık güneş kapasitesi izin süreçleri nedeniyle bekliyor”
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Kıdemli Analisti Heymi Bahar, AA muhabirine, AB’nin izin süreçlerini hızlandırmak için tamamen dijitalleşmeyi hedeflediğini ve bazı ülkelerin bu uygulamayı denemeye başladığını söyledi.
İşlemlerin dijitalleşmesinin izin süreçlerini kısaltıcı etki yapabileceğini kaydeden Bahar, “AB’de şu anda 120 GW’lık güneş enerjisi kapasitesi izin süreçleri nedeniyle uzun süredir bekliyor. Bu kapasite Avrupa için çok büyük ve önemli kısmı gerçekleşebilir nitelikte.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahar, AB’de rüzgâr enerji kurulumlarının hayata geçmesinin 5 ila 7 yıl arasında olduğunu anımsatarak, “Bunun 2 ila 4 yıl arasına çekilmesi bile çok büyük bir başarı. Rüzgâr ve güneş enerjisinde büyümeyi hızlandırmak demek, bütün süreçleri 2 yıl gibi bir süreyle öne almak demek.” ifadelerini kullandı.
Çatı tipi güneş enerjisi kurulumlarında ise Rusya-Ukrayna savaşından sonra süreçlerin büyük oranda basitleştirildiğini ve kurulumların hızlandığını dile getiren Bahar, “Enerji krizine karşı alınan önlemlerden birisi bu izin süreçlerini kısaltmaya yönelik oldu. Bu, senelerdir konuşulan bir konuydu ve şimdi gerçekleşiyor.” ifadelerini kullandı.
Rüzgâr enerjisinde enflasyon ve tedarik zinciri etkisi
Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Enerji ve İklim Veri Analisti Harriet Fox da rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin büyümesinin önündeki en büyük bariyerlerden birinin izin süreçleri olduğunu belirterek, “Savaş ve enerji krizinden sonra izin süreçlerinin basitleştirilmesi için adımlar görmeye başladık.” dedi.
Çatı tipi güneş enerjisi santrallerine yönelik bürokratik süreçlerin basitleştirilmesinin kapasite artışlarına yansıdığını anlatan Fox, “Şu anda AB güneş enerjisi kapasitesinin yüzde 66’sını çatı tipi santraller oluşturuyor. Geçen yıl sonu itibarıyla gördük ki AB’de güneş enerjisi sıçrama yaptı ve çatı tipi santrallerle halkın temiz enerji dönüşümüne katılımı bu sıçramada büyük bir etken oldu. Şu anda birkaç ayda AB’de çatı tipi güneş enerjisi santrali kurulumu yapılabiliyor.” diye konuştu.
Fox, rüzgârda ise büyümenin daha yatay seyretmesinin beklendiğine işaret ederek, tedarik zincirindeki aksamalar ve yüksek enflasyonun sektörü etkisi altında bıraktığını sözlerine ekledi.