Analize göre, tarımın genel olarak fosil yakıt kullanımı da çok büyük bir sorun. Rapor, tarımın tedarik zincirinin dünyadaki fosil yakıt kullanımının en az yüzde 15’inden ve Avrupa Birliği ile Rusya’nın toplam eşdeğer yıllık karbon emisyonlarından sorumlu olduğunu tahmin ediyor.
Bunun, gıdayı üretme, taşıma ve saklama yöntemleri sayesinde olduğu belirtilirken, fosil yakıtlar, yanmalı motorlu traktörlerin kullanılmasından gıdaların plastik ambalajlarla paketlenmesine kadar tarımsal tedarik zincirlerinde derinden yerleşmiş durumda.
Küresel enerji geçişi ulaşım ve ısınma alanlarında hız kazanırken ittifak, petrol şirketlerinin gıda için plastik ambalaj ve sentetik gübre gibi petrokimya ürünlerine yatırım yaparak tarımın fosil yakıtlara bağımlılığını “sabitleme manevrası” yaptığını tespit etti. İttifakın analizine göre, 2018 yılında petrokimya pazarı petrol üretiminin yüzde 14’ünü, doğal gaz üretiminin yüzde 8’ini, gıdayla ilgili gübreler ve plastikler ise bu ürünlerin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturdu. Uluslararası Enerji Ajansı, kimya sektörünün 2030 yılına kadar petrol talebinin üçte birinden fazlasını oluşturacağını öngörüyor.
İttifakın raporu, fosil yakıtları gıdadan ayırmanın, “artışlı vardiyalarla her zamanki gibi devam eden işlerden” radikal bir ayrılmayı ve tohumdan çatala kadar gıda üretiminin her aşamasına bütünsel bir bakış gerektirecek acil bir görev olduğunu savunuyor.
Gıdanın Geleceği için Küresel İttifak Program Direktörü Patty Fong, “Endüstriyel gıda sistemlerinin fosil yakıt sorunu var. İklim felaketine yol açacak bir çöküşü önlemek için, diğer ekonomik sektörlerin yanı sıra gıda sistemlerimizi de fosil yakıtlardan acilen vazgeçirmeliyiz.” diyor.
Fong, “Fosil yakıt bağımlılığından yenilenebilir enerjiye ve yenilenebilir ve tarımsal-ekolojik tarıma geçiş yalnızca gezegenimizi korumakla kalmayacak, aynı zamanda gıdayı daha uygun fiyatlı hale getirecek, gıda güvenliğini artıracak, istihdam yaratacak, sağlığı iyileştirecek ve açlıkla mücadeleye yardımcı olacak.” açıklamasını yapıyor.